İman bir intisaptır. (Bediüzzaman Said Nursi, Sözler)
İntisap, insanın Allah’a inanması, kendisini O'nun kulu olarak bilmesi, O'na sığınması ve O'nun emirleri dairesinde hareket etmeye karar vermesidir.
…
Nisbet ve intisap arasında şöyle bir fark vardır: Süleymaniye camii için “Bu cami Mimar Sinan’ın eseridir” dediğimizde o camiyi Sinan’a nisbet etmiş oluruz. O cami, şuurlu olsa da “Ben Sinan’ın eseriyim” dese bu bir intisaptır. Yani kendini Sinan’a nisbet etmiş, onun eseri olduğunu bilmiş ve kabul etmiş olur.
İnsanın da “Ben Allah’ın kuluyum, O'nun eseri, O'nun sanatıyım. Her şeyim O'nun ihsân ve ikramıdır” demesi onun Allah’a iman etmesi demektir ve bu iman aynı zamanda bir intisaptır.
…
İnsan bir âlimden ders aldığında onun talebesi olur, bu talebelik bir intisaptır. O kişiden söz edilirken “falanın talebesi” derler ve onu hocasına nispet ederek tanıtırlar. Keza bir mürşide intisap eden kişi de onun müridi olmuş olur ve bu intisap ile bilinir ve tanınır.
İman en büyük intisaptır.
Yaratılışlarını hiç düşünmeyen kimseler yanında, kendilerini bâtıl ilâhlara nisbet eden, onlara tapan ve onlardan medet dileyen kimseler de vardır.
İman, Allah’a, O'nun bildirdiği gibi inanmakla kalbe yerleşir. Bundan dolayı bâtıl inançlara, gerçek manasıyla, iman denilmez.