İnsanlar akıbet elbiselerini giyerler. Zalim insanlar ve topluluklar kendi çukurlarını kazarlar. Kötülük işledikçe kötüleşirler, öldürdükçe ölürler. Kendi pisliklerinden nefes alırlar.
Savaşlar, kıyımlar, ihanetler tarihte kalmadı sadece. En gelişmişi günümüzde, gözümüzün önünde, yüreğimizin ötesinde gerçekleşiyor.
İnsan aynı insan günahları ve sevaplarıyla; insanlığı, melekliği, hayvanlığı ve şeytanlığı taşıyor içinde. Yine her biri her bir insanda farklı dozajda ortaya çıkıyor.
Biz insanlar gururumuz ve menfaatimiz için neler yapmıyoruz ki; Nemrutlar yine İbrahimleri kendi sahte ilahlıkları ve menfaatleri için ateşlere atıyor. Çağdaş Buhtunnasırlar sadece ona iman etsinler diye şehirleri ve kutsalları katlediyor.
İnananlar dahi kendi inanç ve yaşam yollarının daha iyi olduğunu hissetmek için gururlarından, samimiyetsizliklerinden, başka yolların kapanmasına göz yumuyor ya da kendi dahi onları kapamaya çalışıyor.
Darvin insanın maymun türünden geldiğini savunsa da insan bu duyarsızlığı ile üç maymunları oynuyor.
İşte Suriye… Halk silahıyla, kuvvetiyle, servetiyle, şerefiyle düşmandan daha düşmanlarca öldürülüyor. Biz ise buna sadece seyirci kalarak insanlığımızı öldürüyoruz.
Dillerimiz dolanmadan yarın dillendirelim cihadın en büyüğünü bugün zalimin zulmünü onun yüzüne…
(AD)