Kurtulmuş, A Haber televizyonunda katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Anayasa değişikliği teklifine ilişkin ikinci tur oylamanın yaklaştığı hatırlatılarak, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in "Açık oy kullanılması halinde en sert, en net tavrımız söz konusu olacaktır" şeklindeki ifadelerine yönelik değerlendirmesinin sorulması üzerine Kurtulmuş, ilk turun firesiz geçtiğini belirterek, bu nedenle tüm milletvekillerine teşekkür etti.
İlk tur sonuçlarının hayırlı olmasını dileyen Kurtulmuş, "Muhalefetin bir direnme hakkı, bunu mümkün olduğu kadar geç geçirme ya da geçirmemek için mücadele vermesi anlaşılabilir bir şeydir ama kürsüyü işgal etmek, kürsüyü yıkmak, milletvekilinin burnunu kırmak, milletvekilinin ayağını ısırmak gibi maalesef Türkiye parlamentosuna, Türkiye'ye yakışmayan tavırlar içinde olunmasını asla kabul etmek, buna müsamaha göstermek mümkün değil." diye konuştu.
Kurtulmuş, ikinci turda da CHP'nin ana muhalefet partisi olarak direncini göstereceğini ifade ederek, şunları söyledi:
"Tavsiyemiz şudur ki Türkiye'ye yakışmayacak, Türkiye'yi rezil edecek bu tür görüntülerin içerisine girmemeleridir. Nihayetinde söz de karar da milletindir. Parlamentonun iradesi anlaşılmıştır, bundan sonraki süreçte üç aşağı, beş yukarı aynı oyun çıkacağı görülüyor. Bırakın, millet karar verecek, yani millet kabul etmezse kimsenin söyleyeceği bir söz yok, millet kabul ederse de kimsenin yine bir şey söylememesi lazım. Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisinin ikinci tur mücadelesindeki tavırlarının anlaşılabilir, tolere edilebilir muhalefet tavırları içerisinde kalmasını tavsiye ederiz. Aksi takdirde bunun hem Türkiye'ye büyük zararı var hem de Cumhuriyet Halk Partisine hiçbir faydası yok. Yani 'muhalefet yapacağım' derken Cumhuriyet Halk Partisi bu görüntülerle aslında kendisine zarar veriyor ana muhalefet partisi olarak, hatta kendisine oy vermiş olan kitlelere karşı da ciddi şekilde zor durumda kalıyor."
"ERKEN SEÇİMİ TELAFFUZ ETMEK DORU DEĞİL"
Kurtulmuş, ikinci turda 330 oyun altında kalması muhtemel bir maddenin bulunup bulunmadığı ve erken seçim tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine, ilk turdaki seçim sonuçlarının ikinci turun aynası niteliği taşıdığını ve farklı bir sonucun çıkmayacağı kanaatinde olduğunu bildirdi.
Erken seçim konusunun ise anayasa değişiklik teklifinin 330'un altında kalması ihtimaline ilişkin gündeme getirildiğini anımsatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Şu anda anayasa oylamasının konuşulduğu bir atmosferde erken seçim tartışmalarının gündeme getirmenin doğru olmadığı kanaatindeyim. Daha seçim yeni oldu, parlamentonun önünde 2019'a kadar bir süre var, bu süre içerisinde parlamento sorumluluklarını yerine getirecek. Önümüzde sadece anayasa değil çok sayıda önemli iş var, bu işlerin yerine getirileceği yer parlamentodur. Dolayısıyla bir erken seçimi telaffuz etmenin doğru olmadığı kanaatindeyim. Nihayetinde Türkiye referanduma gidiyor, bu süre içerisinde de parlamento görevini yerine getirecektir."
"İLK DÖRT MADDENİN TARTIŞILMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR"
Anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesine ilişkin tartışmalar ile ikinci turun da olumlu sonuçlanması halinde CHP'nin Anayasa Mahkemesine gideceğinin hatırlatılması üzerine ise Kurtulmuş, CHP'nin Anayasa Mahkemesine gitmesinin son derece doğal olduğunu ve nihayetinde Anayasa Mahkemesinin de bir karar vereceğini söyledi.
CHP'nin mahkemeye taşıyacağı konunun oyların açık kullanılıp kullanılmadığı olduğunu söyleyen Kurtulmuş, "İlk dört madde ile ilgili meseleye gelince AK Parti bu anayasa teklifinin hiçbir yerinde, ne en başlangıcında anayasayı hazırlarken, ne daha sonraki süreçte Milliyetçi Hareket Partisi ile bu anayasa üzerinde müzakereleri yaparken ya da Cumhuriyet Halk Partisinin de içinde olduğu süreçlerde ilk dört madde ile ilgili herhangi bir teklif gündeme gelmemiştir. İlk dört maddenin tartışılması AK Parti'nin gündeminde olmadı, dün de olmadı, bugün de değildir. Dolayısıyla bu anayasa görüşmeleri içerisinde ilk dört maddenin tartışılması söz konusu değildir." diye konuştu.
"EN DOĞRUSU EN KISA SÜRE İÇERİSİNDE REFERANDUMA GİTMEKTİR"
Olası referandumun ne zaman yapılacağına ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, "Meclis kararını verdikten sonra en doğrusu, en kısa süre içerisinde referanduma gitmektir. Yani bir konu, hele hele böylesine önemli bir konu tartışmalı bir şekilde süre uzatılarak geçirilemez. Dolayısıyla zannediyorum ki mümkün olan en kısa süre içerisinde muhtemelen Nisan ayının hemen başında referanduma gidilecektir, süre mümkün olduğu kadar kısa tutulacaktır diye düşünüyorum." dedi.
Kurtulmuş, seçim dönemlerinde yayınları dolayısıyla bazı özel televizyon kanallarının ceza aldığı hatırlatılarak, RTÜK kanunuyla ilgili referandum öncesi bir düzenleme olup olmayacağına ilişkin soru üzerine, "Özel televizyon kanallarının tarafsız olmasını beklemek doğru değildir, hakkaniyete de uygun değildir." karşılığını verdi.
"12 EYLÜL'ÜN ANTİDEMOKRATİK ANLAYIŞI"
AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu'nun anayasa değişiklik teklifinin yasalaşması halinde seçim barajının indirilebileceği yönündeki görüşlerine ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine Kurtulmuş, konuyla ilgili parti içerisinde olgunlaşmış bir kanaatin olmadığını söyledi.
ABD İLE İLİŞKİLER
ABD'nin yeni başkanı Donald Trump’ın 20 Ocak'ta göreve başlayacağı hatırlatılarak, yeni ABD yönetiminden beklentilerinin sorulması üzerine Kurtulmuş, yeni yönetimle birlikte iki ülke ilişkilerini etkileyecek iki noktada değişiklik olacağını tahmin ettiklerini söyledi.
Kurtulmuş, "Bunlardan bir tanesi Ortadoğu politikasında PYD'ye verdikleri açık desteği son vermeleri ve Ortadoğu'daki dengeler içerisinde bir stratejik müttefik olarak kullanmayı tasarladıkları, vekalet savaşının bir parçası olarak gördükleri ve Amerikan menfaatleri bakımından istifade etmeyi düşündükleri PYD'nin aslında Amerikan menfaatlerine sağlayacağı hiçbir şey olmadığını görmeleri gerekiyor." dedi.
ABD İLE İLİŞKİLERDE FETÖ KONUSU
Kurtulmuş, ABD ile ilgili ikinci konunun ise Türkiye için bir güvenlik tehdidi olan Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) ilişkin gelişmeler olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Maalesef uzunca yıllardır Amerika Birleşik Devletleri'nde ikamet etmektedir. Türkiye'ye karşı, Türk halkına karşı düşmanca tavrı ortaya çıkmış olan bir terör örgütü liderinin Amerika'da barınıyor olması, barınması sadece orada oturması değil hala oradan kendi networkunu idare edebilecek bir imkana sahip olması Türkiye-Amerika ilişkilerini derinden, olumsuz etkileyen bir diğer faktördür. Yani Amerika şu tercihi yapacak bir tane terörist başı, onun elindekullandığı terör networku mu yoksa 79 milyon olgun bir demokrasiye sahip olan ve gerçekten ekonomik ve siyasi istikrar içerisinde yaşayan bir Türkiye mi? Ben böyle baktığımızda Amerikan yönetiminin Sayın Trump ve yeni yönetimin bu konuda bir değişikliğe gideceğini ve FETÖ konusunda da ya Feto'yu Türkiye'ye iade etmek ya da bu süre içerisinde göz altına alarak Türkiye'ye zarar vermesini önlemek yönünde bir karar alacağını görüyorum. Bu Amerika'nın menfaatleri bakımından da doğru olandır. Bu konuda da Amerika'nın içerisinde de böyle sesler çıkmaya başladı. Bu iki konu bizim önümüzdeki dönemde pratik olarak Türk-Amerikan ilişkilerini yeniden çok güçlü hale getirecek iki önemli değişikliktir. Bu değişikliklere de Amerikan yönetiminin gitmesi kendi menfaatleri icabıdır."
Barack Obama yönetiminin Astana'daki Suriye görüşmelerine PYD'nin de çağrılması gerektiğine ilişkin açıklamalarının hatırlatılması üzerine ise Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:
"Çok net bir şekilde Türkiye bu konudaki tavrını ortaya koymuştur. Eğer Cenevre'de, Astana'da herhangi bir yerde bundan sonraki süreçte barış görüşmeleri olurken burada hiçbir terör örgütü olmamalıdır. Ne PYD, ne DEAŞ, ne Nusra, ne diğerleri, hiçbir terör örgütü masada tartışmanın tarafı olmamalıdır. Bir tarafta rejim, diğer tarafta da ılımlı muhalefet unsurları masanın başında olabilir. Türkiye bu konudaki tavrını net bir şekilde ortaya koymuştur. Zannediyorum gelmekte olan Amerikan yönetimi yani Trump yönetimi de bu konuda hassasiyetlerimize saygı duyacaktır. Bu sadece bizim hassasiyetimiz bakımından değil, müzakerelerin sağlıklı yürümesi bakımından da doğru olan bir yoldur ve terör örgütleri müzakere masasında olmayacaklardır."
AA