Bülent Günal'ın haberi:
Geçtiğimiz hafta basılan bir kitap, Nur Cemaati içinde büyük tartışma yarattı. Ufuk Yayınları’ndan çıkan kitap, Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ndaki ana kitaplardan sayılan Lem’alar’dı. Kitabın özelliği ise sadeleştirilip bugünkü Türkçe’ye çevrilmiş olması. Ağır Osmanlıca kaleme alınan Risale-i Nur Külliyatı’nın sadeleştirilmesini Nur Cemaati içinde olumlu bulanların sayısı bir hayli fazla. Ancak sadeleştirmeye şiddetle karşı çıkanlar da var.
İşte görüşler:
‘KİMSE ANLAMIYOR’
Onur Atalay (Ufuk Yayınları Yayın Yönetmeni): Lem’alar, Bediüzzaman Said Nursi’nin 4 ana kitabından biri. Diğerleri Sözler, Mektubat ve Şualar. Bu dört kitap ve diğer eserlerin tümüne Risale-i Nur Külliyatı deniyor. Bu külliyat 1920 ve 30’larda, çok azı da 1940’larda ağır Osmanlıca diliyle yazıldı. Külliyat, Bediüzzaman Said Nursi’nin kaleminden çıktığı şekliy le yazıldı. Halk okusun, anlasın; imani sorulara yanıt bulabilsin diye. Ama bugünün Türkiye’sinde yazılanları kimse anlamıyor. Biz de İslami düşünceyi merak edenler Risale-i Nur Külliyatı’yla buluşsun, okuduklarını da anlasın diye sadeleştirme projesini hayata geçirdik.
‘SADELEŞTİRMEYE İHTİYAÇ VARDI’
Seyit Erkal (Kaynak Yayın Grubu Yayın Yönetmeni-Tespitler Işığında Bediüzzaman ve Risale-i Nur kitabının yazarı): Sadeleştirme dini bir mesele olmaktan çok dile dair bir mesele. Yapılabilir ya da yapılamaz diye bir tartışmayı doğru bulmuyorum, çünkü bütün metinler sadeleştirilebilir. Asıl soru, Risale-i Nur Külliyatı’nın sadeleştirmeye ihtiyacı olup olmadığıdır. Böyle bir sadeleştirmeye ihtiyaç vardı. Çünkü insanlar anlayamıyor.
'SADELEŞTİRMEYE NE GEREK VARDI'
Metin Karabaşoğlu (4 ciltlik Risale Okumaları kitabının yazarı): Risalelerin sadeleştirilmesiyle ilgili yıllar öncesine dayalı bazı çabalar oldu. Ancak risalelerin sadeleştirilmesinden yana değilim. Bir metin sadeleştiği zaman artık o asıl metin gibi değildir.
Mehmet Kutlular (Yeni Asya Gazetesi İmtiyaz Sahibi-Nur Cemaati’nin önde gelen isimlerinden): Risale-i Nur Külliyatı’nın sadeleştirilmesine karşıyız, çünkü külliyatın buna ihtiyacı yok. Biz de bastığımızda sayfanın altına lügat koyduk. Okuyan anlayamadığı bir kelimeyle karşılaştığında kafasını bir santim eğince, o kelimenin manasını okuyor. Durum böyleyken sadeleştirmeye ne gerek var? Risale-i Nur sadeleştirildiğinde özelliğini kaybeder.
Haber Türk