Risale Haber-Haber Merkezi
28 Şubatçıların deprem şehitleri için düzenlenen mevlid programını bastığı, okunan Kur'an-ı Kerim ve Risale-i Nur'ların irticai faaliyet kapsamında suç saydıkları ortaya çıktı. Kırıkkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Adnan Küçük, Zaman'daki yazısında olayı anlattı.
28 Şubat'ta başta yargı ve YÖK olmak üzere çeşitli kamusal kurumların askeri vesayetin yoğun etkisi altına girdiğini hatırlatan Küçük, dindarların mağdur edildiğine dikkat çekti. Küçük, "Bu vesayetçi uygulamalar neticesinde, ülke genelinde idari işlemler ve yargısal kararlar vasıtasıyla çok sayıda dindar kamu görevlileri, değişen ölçülerde mağduriyetlere maruz kaldılar. Bu kapsamda dindar kesimde yer alanların bir kısmına kadro verilmedi, bir kısmı meslekten atıldı, bir kısmına da daha başka disiplin cezaları verildi" dedi.
TAZİYE EVİNDE MEVLİT, KUR'AN-I KERİM VE RİSALE-İ NUR OKUNDU BASKIN YAPILDI
Anayasa tarafından teminat altına alınan din ve vicdan hürriyetini dibe indiren yargı kararlarına örnek veren Küçük, Marmara depreminde yaşanan içler acısı bir olayın özetini anlattı:
"İptal davası dosyasının hazırlanmasına bizzat katkı sağladığım bir öğretim üyesi hakkında verilen disiplin cezası ile ilgilidir. Kırıkkale Üniversitesi'nde görev yapmakta olan bir profesör, 17 Ağustos 1997 tarihinde gerçekleşen Marmara depremi üzerine, depremzedelere taziye ziyaretinde bulunur. Taziye evinde mevlit okunur, Kur'an-ı Kerim tilavet edilir, bir de Bediüzzaman Said-i Nursi'nin Risale-i Nur Külliyatı'na dâhil olan bazı kitapları okunarak dini sohbet yapılır.
"Bu esnada Jandarma baskın düzenler ve diğer bazı kişilerle birlikte bu öğretim üyesi de tutuklanır. Daha sonra söz konusu eylemin siyasi nitelikte olduğu belirtilerek dosya İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne (DGM) intikal ettirilir. DGM savcısı, önüne gelen dosyayı inceledikten sonra, “suçun oluşumu için gerekli suç unsurları teşekkül etmediğinden” bahisle “takipsizlik kararı” verir.
NUR CEMAATİNE MENSUPSA İRTİCAİ FAALİYET VARDIR!
Jandarma tarafından Rektörlüğe yapılan ihbar üzerine, YÖK Yüksek Disiplin Kurulu, açmış olduğu disiplin soruşturması neticesinde, bu kişi hakkında “kamu görevinden uzaklaştırma” cezası vermiştir. Bu işleme karşı açılan iptal davası üzerine, Malatya İdare Mahkemesi, bütün hayat hikâyesini anlattıktan sonra bu öğretim üyesinin Nur cemaatine mensup bir kişi olduğundan bahisle irticai faaliyetlerde bulunduğunu belirterek davayı reddetti.
Daha sonra bu karar, Danıştay 8. Dairesi tarafından ilk derece mahkemenin gerekçelerine atıf yapılarak onandı. Şimdi bu kişinin tek suçu, Nur cemaatine mensup olmaktır. Oysa hiçbir cezai normda, hukuk dışı şiddet eylemlerine müracaat etmeyen herhangi bir cemaate mensubiyeti suç sayan hüküm mevcut değildir. Kısaca bu kişi sırf dini inancından dolayı en ağır yaptırıma maruz bırakılmıştır. Merak ediyorum, yargı kararı temelli bundan daha büyük mağduriyet ne olabilir ki?"