İspat, iddia edilen bir şeyin, bir başkasınca kabul edilebilecek delillerle ve metotlarla doğrulanmasıdır. Akıl yolu ile ikna kurallarıdır. İspat, hükmünü/gücünü mantık, matematik ve muhakemeden alır. İspat etmek, öncelikle tespit yapmakla başlar. Tespit aşaması, konunun öncelikle tanımlamasıdır.
Bu(Konu) nedir?
Ne tür özelliklere sahiptir?
Olmazsa olmazı nedir?
Neye/kime hitap eder?
Vazifesi nedir?
Hangi referanslara, röper noktalarına dayanmaktadır? türünden bir çok soru ile tanımlanabilir. Tanım, doğruluğunu ispatlamaya bir basamak olur. Tanımın tatbikatı/uygulaması ise ortaya konan tezin ya da hipotezin ispatı için önemli bir doğrulama sürecidir.
İspat için tespiti yapılması gereken diğer noktalar ise;
Konunun tarihçesidir. Bu güne kadar geçirdiği/yaşadığı süreçler. Tez ve antitez olarak geliştirilen iddialar/hükümler. Üzerinde anlaşma sağlanan, tartışılan veya mutabık kalınıp ilerlemeci bir araştırma ile üzerinde çalışılan yeni gelişme ve inkişaf alanları belirlenir. Konunun geleceğe ışık tutan boyutu, ihtiyaca cevap verme kapasitesi, diğer alanlarla ilişkisi ve önerilen fikirlerin tutarlılık, kabullenirlik, bilimsel metotlar içinde sunulma objektifliği ve yararlılık değeri ise ayrıca bilinmeye ve üzerinde ispat kurallarının gösterilmesi gereken tespit kısımlarıdır.
İspat, tespitten sonra neyi ortaya koyacağını da belirtmek zorundadır.
Zira ispat, bir hükmün akla, mantığa, muhakemeye kabul ettirecek ve ispatlanmış referanslar üzerinden yeni veriler, tespitler yapma yolculuğudur.
İspat, matematiğin iki kere iki dört eder doğruluğunda kendini doğrulatacak metotlar zinciri içinde çalışır.
İspat, kainattaki dengeyi bilme, muvazeneyi keşfetme, ahengi bulma, simetriyi farketme işlemlerinin bütünüdür.
İspat, kainatta Halık-ı Hakim ve Adl tecellilerini gösterebilme, akla kabul ettirebilme ve bunların sistematiği içinde ikna metotları geliştirebilme bilimidir.
İspat edilen şeyin, iddiasını ispatlayan delilleri güçlü olmak, referanslarını sağlam yerden almak ve keşfini doğrulatıcı yeni kanıtlarla sunmak zorundadır.
İspat, şahitlik ister. Meşhudatta/gözlem dünyasında karşılığı olan ve ilerletilebilen ve kabulü akla yakınlaştıran süzgeçlerle arınıp sonlanacağı yere tasaffi ederek ulaşır.
İspat, kıyaslama ile ilerleme dinamiklerini birlikte kullanarak kararlarını/hükümlerini verebilir.
İspatta mantığın temel kuralları iş başındadır. Önermeler ve karşı önermeler varlık/yokluk dengesinde matematiğin teorilerini basamak yaparak yükselirler.
İspat, inkarın panzehiridir. Yalanın hasmıdır. Cehaletin de düşmanıdır. İspat, ikna üzerinden tebessüm eder. Akla kapılar açar, pencereler gösterir ve gözlem dünyasında aklına, kalbine, ruhuna, duygusuna ve düşünce dünyasına göndermeler yapar.
İspat, ikna etmekle kalmaz, doğrularını açık bir sistemde müzakereye açar. Savunma gücünü akla emanet eder.
Hak bir dava, müzakereci bir diyalogla iddialarının arkasında durur.
İspat, tarih mahkemesinden delil toplar, istikbal savunmasına ise yeni fikirlerinin ispat süreçleri ile çıkar.
İspat, izahın kabul alanını teşkil eder.
***
Bu yazı, bir denemesi oldu. Ayrıca ispata muhtaç bir yazı belki de. Bu izi süreceğiz inşallah.
“Nur, izah, ispat” denkleminde ilerleyen risalenin ilk metinleri olan 1899’dan günümüze tam 114 yıl geçti.
Bu denklem üzerinden gidilerek Bediüzzaman’ın tadat ettiği 15 vazifeden biri olan ispat için, müstakil bir müzakere gerekli.
Felsefe mantığı, matematik mantığı ve Dini ilimler mantığı bir arada olacak şekilde uzmanlar ile Ta’likat, Muhakemat ve risaledeki diğer İspat metotları ve örnek uygulamaları göz önüne alınarak üzerinde çalışılması gereken önemli bir mevzu.
Bu mevzuya devam etmek duasıyla ispat ehlinin ihtisasına arz etmiş olalım.