SAV KÖYÜ
Umulmaz bir şey oldu, her köylü canlı kalem,
Orda yazılan kitap, îmâna nurlu alem.
Kaba muharrik eller, hattat-ı Hüsrev oldu,
Allah’ın bir ihsanı, Sav köyü mektep oldu.
Çoluk, çocuk birlikte, hiç durmadan yazdılar,
Hakîkat etrafında, nur saçan pervazdılar.
Gecenin karanlığı, çöktükçe hanelere,
Hepsi Nur çevresinde, döndü pervanelere.
Birisi ışık tutar, yazar biri hızlıca,
Nur’lar teksir edilir, hem çabuk, hem gizlice.
Saat gibi çalışırlar, yaptığını bilmeden,
İstihdâm edilirler, istikbâli görmeden.
İstiğrâk halindeler, hâllerini bilmeden,
Gayb-âşina bir duruş, geleceği görmeden.
Meydan okudu îmân, teknik matbû makâmı,
Cerh edilmez hakîkat, cezb ediyor insanı.
“Medrese-i Nuriye,” ismini Üstad vermiş,
“Nurs karyesine arkadaş” iltifatı edermiş.
“Kahramanlar yatağı” namı ile anılmış,
Sav’ı herkes biliyor, tüm dünyada tanınmış.
Okundukça bu Nur’lar, Sav’lılar hisse alır,
Bu yakılan şem’ayla, insanlar aydınlanır.