Risale Haber-Haber Merkezi
Merhum Mehmed Kırkıncı Hocaefendi, "Nur Talebelerinin sürekli olarak Risale-i Nur eserlerini okuduklarını müşahede ediyoruz. Bu eserlerin tekrar tekrar, defalarca okunmasını nasıl izah edersiniz?" sorusunu şöyle cevaplamıştı:
Risale-i Nur hem aklı, hem kalbi hem insandaki bütün latifeleri tenvir eden bir mârifet hazinesidir. Malumdur ki, gerek sadece akla hitap eden fennî kitaplar, gerekse ilmihal ve fıkıh gibi insanın ahvaline taalluk eden eserler, ancak anlaşılıncaya kadar okunurlar; bundan sonra bu ilimlerin tekrarı ferdin faziletini arttırmaz.
Akılla birlikte kalbe de hitap eden, ferdin imanının inkişafına vesile olan, tefekkür ufkunu genişleten, kuvve ve latifelerini feyizlendiren eserler ise ruhun gıdası ve havası hükmünde olduklarından tekrar tekrar okunmaları fıtratın icabıdır.
Bediüzzaman Hazretlerinin, “imanınızı Lailâhe illâllah ile tecdid ediniz” hadîs-i şerifinin hikmetini izah eden şu ifadeleri, aynı zamanda, okuyucularının imanlarını ilmelyakin, aynelyakin, hatta hakkalyakin derecesine çıkaran Risale-i Nur Külliyatı’nın çok okunmasında da geçerlidir.
“İnsanın hem şahsı, hem âlemi her zaman teceddüt ettikleri için, her zaman tecdîd-i îmana muhtaçtır. Zira insanın herbir ferdinin manen çok efradı var. Ömrünün seneleri adedince, belki günleri adedince, belki saatleri adedince birer ferd-i âher sayılır. Çünki: Zaman altına girdiği için o ferd-i vâhid bir model hükmüne geçer, her gün bir ferd-i âher şeklini giyer."
"Hem insanda bu teaddüt ve teceddüt olduğu gibi, tavattun ettiği âlem dahi seyyardır. O gider, başkası yerine gelir; daima tenevvü’ ediyor; her gün başka bir âlem kapısını açıyor. İmân ise; hem o şahıstaki her ferdin nur-u hayatıdır, hem girdiği âlemin ziyasıdır. Lâilâhe illallah ise, o nuru açar bir anahtardır."(Mektubat)
Risale-i Nur ise insanı, başta imân-ı billah olmak üzere imanın bütün rükünlerindeki hadsiz mertebelerde terakki ve teali ettiriyor.
İrfan erbabının malumudur ki; insanın kalb, akıl, ruh, sır gibi bütün latifeleri, imanî hakikatlerin tekrarı ile incila eder, nurlanır, parlar. Bu hakikatlar tefekkür ve tasavvur edildikçe ruhlara haz, fikirlere irfan ışığı, his ve vicdanlara safâlar saçar.
İşte, aklın, kalbin ve bütün latifelerin gıdası olan bu gibi câzibedar hakikatlar,mârifetler, feyizler Risale-i Nur külliyatında kemaliyle mevcuttur. Zira o, hem hikmettir hem ilimdir hem zikirdir hem fikirdir.
Mârifet bir hazinedir ki sarf olundukça bereketlenir.
Evet, Risale-i Nur bir ilim ve hikmet hazinesidir. Mutlak hayır, ilim ve hikmettedir. İnsanın huzuru, saadeti, kemalatı ancak ilim ve irfana vukufiyeti nisbetindedir ve bunlarla zirve-i saadete çıkar, feraha, sürura kavuşur. Risale-i Nur, harabezar gönülleri ihya eder, imar eder. İşte O’nun tekrar tekrar okunmasının sırrı budur.
Evet, Risale-i Nur çok okunuyor. Çünkü Risale-i Nur fıtrat-ı selimenin icabettiği imanı, takvayı ve salih amelleri inkişaf ettiren, vefakârlık, muhabbet ve uhuvvet gibi ulvî seciyeleri nemalandıran bir irfan mektebidir.
Risale-i Nur çok okunuyor. Çünkü o, bu asrın küfür ve dalalet zulümatı içinde, beşeriyete yol gösteren ve asrın getirdiği bütün şüphe ve tereddütleri izale eden bir hidâyet meşalesidir.
Evet, bu asır ilim ve irfan asrıdır. Artık dinin neşir ve tebliği, taklide bina edilemez. İmana ve Kur’an’a ait hakikatların güneş gibi delil ve hüccetlerle akla gösterilmesi icabediyor. İşte bu vazifeyi Risale-i Nur, kemaliyle gördüğü ve herbir hakikati yıldızlar gibi, binler hüccetle izah ve ispat ettiği içindir ki tekrar tekrar okunuyor.