Lübnanlı öğretim üyesi Dr. İman Lagha, yüzyıllar önce Farabî’nin hayalini kurduğu Fazilet Şehrinin, Bediüzzaman Said Nursi'yi takip etmek suretiyle kurulabileceğini söyledi.
On Birinci Uluslararası Risale-i Nur Sempozyumuna bir tebliğle katılan Dr. Lagha, “Bugünün Fazilet Şehrini tekrar inşa ederken Asr-ı Saadetteki İslâm medeniyetinin ilkelerini referans alacak, Sahabe-i Kirâmı örnek alan Bediüzzaman’ın izinden gideceğiz” dedi.
İman Lagha’nın tebliğinden satır başları:
-Eğer aile, sağlam temeller üzerine korunaklı olarak inşa edilir ve içi de güzelce tezyin edilirse, içinde bulunduğu medeniyetin de sağlam ve faziletli bir medeniyet olmasını bekleyebiliriz.
-İnsanlık bunun gerçekleşebilir olduğuna Asr-ı Saadette tanıklık etmişti. İslâm medeniyetinin bir idarecesi olan Hz. Ömer, Irak’ta bir katırın ayağının tökezlemesinden kendisini sorumlu tutardı. Onu yalnız başına, yanında koruma olmadan bir ağacın altında uyurken gören bir zat “Adaletli olduğun için burada böyle kaygısızca ve güven içinde uyuyabiliyorsun” diyordu. Ancak maalesef zaman içinde bu medeniyet şehrinin ehli, şehri ayakta tutan değerlerden uzaklaştığında şehrin yıldızı sönmeye başladı.
-Bugünün Fazilet Şehrini tekrar inşa ederken Asr-ı Saadetteki İslâm medeniyetinin ilkelerini referans alacak, Sahabe-i Kirâmı örnek alan Bediüzzaman’ın izinden gideceğiz.
-Şehrin temelinde Allah’a ubudiyet düşüncesi olmalıdır. Binanın temelleri sabit, güçlü ve dayanıklı olmalı ki gelecekte yüklenmesi muhtemel ağırlıkları kaldırabilsin.
-Medine-i Fazıla’nın duvarları, tesanüd ile kardeşliğin, beraberliğin ve şefkatin üzerinde yükselecektir. Binayı oluşturan tuğlaların birbirine sağlam bir şekilde kenetlenmesi icab eder. Bu sayede kuvvetli olan, zayıf olanı taşıyacaktır.
-Bediüzzaman, hakikî bir uhuvvetle, birbirinin faziletleriyle iftihar edecek bir tesanüdle, birbirinin aynı olmak derecede bir tefani sırrıyla hareket eden dört adamın, dört bin adam kuvvetinde olduğunu söyler.
-Fazilet Şehrimizin içi en ulvî ahlâkî hasletlerle tezyin edilecektir. Bediüzzaman Batı medeniyetini “Medeniyet libasını giymiş korkunç bir vahşettir. Zahiri parlıyor, bâtını da yakıyor. Dışı süs içi pis, sureti me’nus sîreti ma’kûs bir şeytandır” diye tanımlarken İslâm medeniyeti için “Bâtını nur, zahiri rahmet, içi muhabbet, dışı uhuvvet, sureti muavenet, sîreti şefkat, cazibedar bir melektir” der.
-Binamızın koruyucu çatısı ise ihlâs olacaktır.
“Ameller niyetlere göredir” hadisinin açıklamasında, Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri der ki:
“Nazar ve niyet eşyanın mahiyetini değiştirir, hasenatı seyyiâta kalb eder, aynı zamanda niyet, âdetleri ibadâta kalb eder. Niyetin ruhu ihlâstır, kurtuluş ancak ihlâstadır.”
Amelimle nasihat etmek istiyorum
İman Lagha, daha sonra TV111 vasıtasıyla Kenan Demirtaş’a verdiği röportajda, “Risale-i Nur’u tanıdıktan sonra hayatınızda değişiklik oldu mu?” sorusu üzerine şunları söyledi:
“İnsanlarla olan muamelem değişti. İş yerinde çalışırken de evimde de, aileme karşı da ihlası önceliyorum. Amelimle nasihat etmek istiyorum. Başarının sırrı ihlâstır.
“Müsbet hareketin esası da ihlâstır. Hareketin kendisi de Allah rızası için yapılıyorsa müsbet harekettir. Risale-i Nur okuduğum zaman sıradan bir kitap olarak okumuyorum. Risale-i Nur Kitap ve Sünnetten feyizler almış.”
Risale-i Nur, Nur talebelerine emanettir
Risale-i Nur talebelerine tavsiyeleri sorulduğunda ise Dr. İman Lagha şunları söyledi:
“Az önce tebliğlerden birinde Risale-i Nur’un kıyamete kadar okunacağını söylendi. Bu çok iddialı bir söz. Böyle olabilmesinin şartları var. Biz bugün dört hak mezhep biliyoruz; oysa tarihte 12 hak mezhep vardı. Diğerlerini müntesipleri bugüne taşıyamadı. Risale-i Nur da emanettir. Talebelerinin bu emaneti gelecek nesillere güzelce taşıması lâzım yoksa tarihin tozlu raflarında kaybolur gider.”
Kaynak: Şeyma Gür-Barla Platformu