Bediüzzaman’a ‘Deccal’ diyen prof hangi tımarhaneden kaçtı? (2)
Bediüzzaman’ın Kur’an’dan yaptığı istihraclar ilmî bir meseledir, Filiz. Bu kadar çapsız olmasaydın hakaret etmek yerine yaptığı istihraçların yanlışlığını ortaya koyup, parlak bir zafere imza atmış olurdun. Ama bütün zekâ sığlığına rağmen biliyorsun ki, ilmî zeminlerde sadece sen değil, bütün ağa babaların toplanıp zekâ ve bilginizden bir sütun teşkil etseniz kametiniz yine de Bediüzzaman’ın kuşağından aşağı kalır. Zaten tabirinizle “Said-i Kürdî”yi ilmen çürütebilse idiniz bütün dâvâ ve saltanatınızı kaybetmiş olmanın ızdırabını yaşamaz, yaralı köpekler gibi kıvranıp durmazdınız.
İlimden haberin olmadığı gibi, tarihten de haberin yok. İcraat ve kararları Kamal Atatürk’ün iki dudağı arasında şekillenen İstiklâl Mahkemesi nam giyotinlerin Anadolu topraklarında olgun başaklar gibi ehl-i imanın kellelerini biçtiği bir devirde ancak sürgün edilebilen, bilahare idam talebiyle yargılandığı mahkemelerden de beraatla çıkan, eserleri yüzlerce beraati gören Said-i Nursî’ye “Şarlatan” diyen birine şarlatanlık sıfatı çok masum ve sıradan kalır. Seni tavsif edebilecek zengin bir dağarcık var ama kullanmadığın kelimelerle nasıl bir “köpek” olduğunu anlatmayacağım.
Değerli okuyucularım bilsinler ki, burada kullandığım ve hakaretamiz gibi görünen kelime ve tavsiflerin tamamı bu kendini bilmezin Üstad Hazretleri için sarfettiklerinden sadece bir kısmıdır. Yerinde, mevkiinde ve zamanında kendisine karşı kullanmam, onun ısrarlı talebinin neticesidir. Bu şuursuz, Bediüzzaman’a hakaret etmekle bütün kapılarını mukabil hakaretlere açtığını ve hakkettiğin bilmeliydi.
“Aydınlık” mahallesinin öne fırlayan kalem tetikçisi Filiz’e söylettirilen ve bu devrin en tehlikeli tertiblerinin başında yer alan FETÖ ile Nurcuları aynı safta göstermek, Gülen’i Bediüzzaman’ın semeresi olarak telkin ve takdim gayreti alçaklıktır. Sadece bu satırların sahibinin çoğu geçtiğimiz çeyrek asırda yazılmış muhtelif makalelerde Gülen’in Nurcu olmadığını haykırdığı webde bulunabilir. Tam da Nurculuk hareketini içerden yıkmak için kurulmuş bir tuzak ve tertibin taşeronu ile Bediüzzaman’ı aynileştirmeye, Nurcuları FETÖ’cü göstermeye çalışmak, sadece alçaklık değil, dehşetli bir oyundur da. FETÖ ile mücadele ederken istinad noktaları arayan iktidarı güya tahkim eden Kemalist, Ulusalcı ve Ergenekoncu çetelerin hain emellerinin başta Erdoğan olmak üzere, iktidardaki ehl-i iman kardeşlerimizin dikkat ve ferasetinden kaçmayacağına eminim. Ama yine de ikaz etmek isterim ki, bu karanlık yüzlerin ehl-i iman ve İslâmiyet’e hiçbir şart ve zeminde dost olmaları, destek vermeleri mümkün değildir. Akrebin işi zehirlemekdir, süt sağamazsınız...
Hüseyin Yılmaz, Nur Talebesi vasfı taşıyanların en liyakatsizlerinden olduğunu bütün samimiyetiyle itiraf eder. Öyleyim... Bu liyakatsızlık ve kabiliyetsizliğime rağmen, Nurcu olduğu iddia edilen Gülen’in tetikçiliğini yaptığı 15 Temmuz şenaati gecesinde evime yakınlığı sebebiyle evlad-ü iyalimle birlikte evden fırlayıp soluğu Erdoğan’ın Kısıklı Meydanına bakan evinin önünde almış, Bulgurlu çıkışını kapatan bir beton mikserinin üzerine çıkarak canlı yayınlar yapmıştım. O canlı yayınlardan ilkini https://www.facebook.com/hicyasanmamisgibi/videos/vb.100000543402815/1343960655632035/?type=2&video_source=user_video_tab
Linkte görebilir, bir Nur talebesinin hayat-memat tehlikesinin mutlak olduğu şartlardaki hissiyatına şahid olabilirsiniz.
Sırası gelmişken şu kadarını bir daha kayda geçirmek isterim ki, 15 Temmuz akşamına kadar Gülen’i kendi hesabına Bediüzzaman ve Nurları cemaat devşirmekte kullandığını, kendi varlığını parlak göstermek için de sadeleştirme ihanetine sürüklendiğini düşünüyordum ama bu çapta bir hain olduğunu elbet de bilmiyordum. Fakat 15 Temmuz habasetinden sonra bende teşekkül eden kat’i kanaat, Gülen’in dünyaya Müslüman olarak gelmediği, başından beri Hristiyanlık ve Yahudilik hesabına yetiştirilen gayr-i Müslim bir ajan olduğudur. Bugün de aynı kanaatimi muhafaza ediyorum.
Hal böyle iken, ehl-i iman vatandaşlarımızın en muazzam kitlesi Nurcuları FETÖ ile aynı kefeye koymakta ısrar eden, en az Gülen kadar hain ve alçaktır.
Altmış darbesinin Atatürkçü kadrolarının Bediüzzaman’ın kabrini bir gece vakti açıp mübarek naaşını Isparta mezarlığına taşıyıp gizlice defnetmeleri alçaklığını unutan Filiz, şuursuzluğunun bedelini “mezar kaçkını” hırlamasıyla ödüyor. A rezil herif, Bediüzzaman Said Nursi'ye bir mezarı bile fazla görenler, zihniyetlerini yere göğe sığdıramadığın Atatürkçü darbeciler değil miydi? Her mücrim, cinayet mahallini arada bir ziyaret edermiş! Aynı duruma düştüğünün farkında değil misin? Ha şu mezar meselesine gelince, bugün Bediüzzaman’ın mezarının nerede olduğunu, ben de dahil, çok Nur talebesi biliyor. Nerede olduğunu, kasıtlı olarak devlete söylettirmek istedim, makaleler yazdım; ama söylemiyorlar. Herhalde yerini yakında ilân edebilirim.
Bediüzzaman’a “hortlak” deme alçaklığını göstermeni anlarım, zirâ karanlık ruh ve kafatasından müsbet birşey beklemiyorum. Şaşırtıcı olan, sahneye anadan üryan fırladığının bile farkında olmayışın. Bir bedel ödeyebileceğini bile düşünecek kadar bir zekâvet göstermemişsin. Yok olunca, nasıl göstereceğin de ayrı mesele tabiî. Yine de hortlak görmek istiyorsan bazı kalın albümleri karıştırmanı tavsiye ederim. Medh-ü senasında bulunduğun senin gibi din düşmanlarının ne hale düştüğünü görmüş olursun.
Yok, Dursun’un tilmizi, yok! Böyle satır satır, kelime kelime habis düşünceni deşip okuyucumun burun direğini kırma zulmünü irtikab etmeyeceğim. Bundan sonrasını ana hatlar itibariyle götürmek istiyorum ama o da beni tatmin etmiyor. Hakaret ve iftiralarınla bende meydana getirdiğin yürek yangınında asırlık kuru bir kütük gibi seni yakma iştiyakının önüne de geçemiyorum. Bakalım, Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler deyip devam edelim.
Gülen-Nursî aynîleştirmesi babındaki ulumalarından gına geldiği için o bahsi daha fazla uzatmayacağım. Ancak şu kadarını bilesin ki, adl-i İlâhî bu şeni iftiranın bedelini sana ağır ödetecektir. Ömrü vefa edenler, kaderden yiyeceğin tokada şahid olacaktır. Zirâ senden öncekilerin de âkibeti hep öyle oldu. Bediüzzaman ve Nur Talebeleri seni affetse bile kader affetmeyecektir...
“Dün Fetullah’ı “kuzu” sananlardan bir kısmı bugün adeta Deccal olan Said-i Kürdi’yi “kuzu” postuna sarmaya çalışmaktadır. Oysa bizim Afyonkarahisar’da bir atasözü der ki, “Köpekten kuzu doğmaz.” Ya da bozacının şahidi şıracıdır.”
Tami isabet mirim, tam isabet!.. Aynaya bakıp hırlayınca elbet de kendini görecektin: Kuduz bir köpek...
Not: Devam edecek...