Eleştirilmekten değil, asıl eleştirilmemekten korkmak lazım. Eleştiriliyorsanız eğer, eleştirilmeyi hak eden değerli vasıflar taşıyorsunuz demektir. Eleştirinin bittiği yerde düşünce de biter. Sorunlar dile getirilmezse daha da birikir ve zamanla içinden çıkılmaz bir hal alır. Bu manada dile getirmek kutsi bir görevdir. Bundan daha kutsi olanı ise kendi sorunlarıyla dürüstçe yüzleşebilme cesaret ve erdemini gösterebilmektir.
Nurcular ve nurculukla ilgili bilhassa akademik ve entelektüel çevrelerce dile getirilen bazı eleştiri ve sorunları şöylece özetlemek mümkün.
1-Tek kitaplılık ve tek dünyalılık
2-Risâle-i Nur külliyatını tüm sorulara cevap veren otoriter bir metin olarak görmek
3-Diğer düşünce akımlarına karşı mesafeli durmak
4-Evrensel teolojik tartışmaları yakinen takip edememek
5-Düşünsel durgunluk ve durağanlık
6-Entelektüel zayıflık
7-Üretme değil, tüketme; yenileme değil, muhafaza etme refleksi
8-Milliyetçi/mukaddesatçı/muhafazakar/devletçi bir çizgiye kayış
9-Soru sorma özelliğini kaybetme
10-Modernliğin kozmopolit yaşam biçimlerine bakışın tepkiselliği
11-Risâle-i Nur külliyatının arka planını teşkil eden düşünce katmanlarının ihmal edilmesi
12-Bir “açık-metin” olan Risâle-i Nur külliyatını “kapalı-metin”e dönüştürmek
13-Zenginliğe, lükse, konfora ve şatafata kolayca teslim oluş
14-Eleştirel okumaya ve tartışmaya kapalılık
15-Bireysel düşünme yükünü üzerinden atıp başkalarına havale etmek
16-Hiçbir yenilikçi İslami düşünceye itibar etmemek
17-Şeytandan kaçar gibi siyasetten kaçan merhum Bediüzzaman’ın malum tavrına rağmen en mahrem imani mekanlara siyaset bulaştırmak
18-İhlas ve iktidar diyalektiğini yeterince ayarlayamamak.