Nurculuk

Ayşenur KAHVECİ

Üstad Hazretleri 1930’lu yıllarda mübarek Çam dağında Risale-i Nurları kaleme aldırırken bir talebesi şöyle der:

“Üstadım siz söylüyorsunuz, ben yazıyorum. Bu dağ başında ikimiz yalnız, garip, kimsesiz bu yazdıklarımızı kim duyacak, kim okuyacak, kim görecek?”

Üstad Hazretleri ise cevaben şöyle diyor:“Yaz kardeşim... Bir gün gelecek bütün dünya bu eserleri okuyacak ve istifade edecektir.”

Nitekim bugün alem-i İslama bakacak olursak Bediüzzaman Hazretlerinin seksen sene evvel müjdelediği bu kutlu haberin delillerini Allah’a sonsuz şükürler olsun ki, dünyanın herbir köşesinde görebiliriz. Risale-i Nurların yetmiş dile tercüme edilmesi ise zaten bu müjdenin tezahürüne tek başına muazzam bir delildir.

…fakat bazılarımız, Üstad hazretlerinin, “Bir gün gelecek bütün dünya bu eserleri okuyacak ve istifade edecektir” cümlesinden kastettiğini belki de tam manasıyla anlayamıyoruz. Bunu,“bütün dünya nurcu olacak da bu eserleri okuyacak ve istifade edecek” şeklinde yorumlayabiliyoruz. Bundan mütevellid nev-i beşerin her bir ferdini Müslüman görmek ve her Müslümanı Nurcu görmek veya küre-i arzın neredeyse her avuç toprağında bir Nur dersanesi görmek beklentisine giriyoruz. Bu beklentilerimiz sebebiyle de tüm bunlar olmadan bile Risale-i Nurun alemin her tarafında yaptığı fütuhatı, hal-i hazırdaki hizmetleri ve tüm bunların aslında bizim beklediğimizden de büyük ses getirdiğini göremeyebiliyoruz.

Üstad Hazretleri “Zemin yüzünü geniş bir dershane-i Nuriyeye çevirecek” derken elbetteki zemin yüzünün her metre karesinde bir Nur dersanesi olacağından değil, Risale-i Nurun ve Nur hizmetlerinin keyfiyetinin zemin yüzündeki muazzam tesirinden bahsediyor. Nurları birkaç kişiyle bile olsa okumak ve okutmak gayesini esas maksat yaparak nura hizmet etmenin tüm kasabayı veya şehri hatta küre-i arzı müsbet cihette etkileyebilecek bir güce sahip olduğundan, bu maneviyatın dünya atmosferine nasıl sirayet edeceğinden bahsediyor.

Nurculuk; Bediüzzaman Hazretlerinin yazdığı Risale-i Nur eserleriyle İslam'a hizmet etmeyi gaye haline getiren bir cemaat ise, Nurcu da; Bediüzzaman Said Nursi'nin, Kur'an tefsiri olan Risaleleri okuyup istifade eden ve başkalarının da istifadesine çalışmak için gayret eden kişi ise İslama hizmeti Risale-i Nur eserleriyle gaye edinmeyenler fakat Risale-i Nur’a başvurmadan yapamayanlar da var. Mesela;

Bir gün bir tarikat ehli arkadaşımla oturmuş hasb-i hal ediyorduk. Arkadaşım mensubu olduğu tarikatta mûteber bir şahsiyetti. Mevzu Risale-i Nur’lara ve Nur hizmetlerine gelmişti. Ben dilimin döndüğünce birşeylerden bahsederken arkadaşım müsaade istedi ve:

“Biliyor musun… Ben kendi cemaatime sohbet yapmaya hazırlanırken, okuyacağım mevzu hakkında Risale-i Nur’da Bediüzzaman’ın ne gibi açıklamalar yaptığına bakmadan ve sohbetime onun ifadelerini de eklemeden hazırlanamıyorum. Zaten mevzu ne olursa olsun Risale-i Nur’da mutlaka bir cevabı ve izahı bulunuyor. Ben de ondan istifade ediyorum fakat bunu sohbetteki arkadaşlara söylemiyorum.” demişti.

“Nurculuk” tabirini yanlış yorumlayarak bu geniş hakikatı bir kısmımız dar bir çerçeveye sığdırmışız belki de. Risale-i Nur’u ancak Nurcular okur veya Risale-i Nur’u okuyanlar Nurcudur gibi bir kalıba sokarak sair insanları bu eserlerden soyutlamışız. Oysa “Bütün dünya bu eserleri okuyacak ve istifade edecektir” ifadesinden; tüm dünya insanı, hangi cemaatten olursa olsun veya olmasın, hangi tarikattan olursa olsun veya olmasın hatta Müslüman olsun veya olmasın gün gelecek bu eserlere danışmayı ihtiyaç bilip okuyacaklar ve istifadesiz de kalmayacaklar manasında anlaşılmalıdır.

Risale-i Nur bugün nev-i beşerin hayat-ı maneviyesi, hayat-ı içtimaiyesi, hayat-ı şahsiyesi ve hayat-ı siyasiyesi noktalarında bir mihenk taşı vazifesini görmektedir.

Risale-i Nur bugün, her hangi bir cemaat mensubunun veya sair insanların başka noktalarda halledemediği müşkülü olduğu anda nokta-i istinadı hükmündedir.

Risale-i Nur bugün nev-i beşerin herbir ferdini aklen, ruhen ve kalben tatmin eden bir eserdir.

Bu itirafın, tahmin ederim ki sayısız misalleri vardır. Bediüzzaman Hazretlerinin bu ifadesinden neyi kastettiğini bu cihetten de bakarak yorumlamak çok daha isabetli olacaktır herhalde. Zira istikbal inkilabatı içindeki en yüksek sedayı çıkaracak olan Alem-i İslamın ferdlerinde her meşrebten, her tarikattan, her cemaatten insanlar olacaktır fakat hepsinin ortak paydası Risale-i Nur olacaktır inşaallah…

Öyle ise,“Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılabatı içinde en yüksek ve gür seda İslam’ın sedası olacaktır.”

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (9)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.