Risale Haber-Haber Merkezi
Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergün Yıldırım, Nurculuğun İslamcılık dışında gösterilmesini eleştirdi.
Star'daki yazısında son dönemde "İslamcılık ve Nurculuk" üzerine söylenmiş içi boş önermelere rastlandığını belirten Yıldırım, “Nursi, İslami hareket değil, iman hareketidir... Cemaat dindarlık noktasında, hükümetten daha Müslüman!.. İslamcılık dünyevidir... Asıl devrimi yapan Nurculuk’tur, gürültüyü yapan İslamcılık’tır... İslamcılık çok radikal bir pozisyondu... Ama şimdi devlete sahip olma imkânı çıkınca, çok ucuza gittiler.” Çünkü bir cümleyle bütün olayları açıklıyorlar. Oysa bu önermeler, olgusal gerçekliklerin üstünü kapatmaktan başka bir işe yaramıyorlar. Gülen Cemaati’ne “devam edin, doğru yoldasınız” diyorlar sadece. Gülen cemaati, Nurculuk, Ak Parti ve İslamcılık arasında yaşanan ilişkilerin temelinden hareket edilerek, bugün süren iktidar ve Gülen Cemaati arasındaki kavganın entelektüel açıklaması yapılıyor. Bu kavgada İslamcı entelektüellere saldırılıyor ve onların bütün müktesebatları, ülke için giriştikleri mücadeleleri ve yaptıkları katkılar ters yüz ediliyor. İslamcılık eleştirisi üzerinden Gülen ittifakına davetiye çıkarılıyor" dedi.
Nurculuğun İslamcılık dışında gösterilmesini eleştiren Yıldırım, İslamlaşmanın siyasal İslam’a indirgendiğini belirterek, "İslamcılık dünyevidir deniyor, Nurculuğun iman hareketi olup İslami hareket olmadığı ileri sürülüyor. Dünya içinde varlığını sürdüren, Menderes ile ilişkiler kuran ve kurduğu cemaatle insanlara iman hakikatlerini anlatan bir hareket nasıl İslami hareket olmuyor? İslamcılık düşüncesi (ben şahsen İslamlaşma diyorum) içinde Nursi önemli bir figürdür, onun parçasıdır. Nursi’nin siyasal yaklaşımları, bilim ve teknoloji görüşleri, kadın ve mahremiyet fikirleri dönemin İslamlaşma düşünürlerinden ayırarak ele almak imkansızdır. Yine bu kadar dünya işleriyle ilgilen bir hareketin dünyevi alanın dışında yer aldığını kim iddia edebilir. Üstelik dünyevi ve iman alanı bir harekette beraber olamayacağını kim söylüyor? Sorun şudur: Bir çok Batılı oryantalistlerin yaptığı gibi İslamlaşmayı siyasal İslam’a indirgeyerek okumak. Özellikle 1960’ların Soğuk Savaş şartlarında ortaya çıkan bu siyasal İslam biçimi, tek ölçü olarak ele alınarak bütün İslamlaşma davası bunun içine yerleştirilmeye çalışılıyor. Bu yöntemin ne sosyolojiyle ne de tarihsel gerçeklikle bir alakası vardır. Sadece baştan beri Batı oryantalist yaklaşımın ‘İslamizm’ olarak yaptığı indirgemeci okumaların kuyruğuna takılarak siyasal pozisyonun konforunda yaşamaya devam etmektir" şeklinde yazdı.
"Nurculuk ve Gülencilik" ara başlığı altında Nurculuğun, Bediüzzaman’dan sonra yeniden yapılandığını, İslamlaşma davasıyla ilişkisinin büyük ölçüde mesafeli olduğuna değinen Yıldırım, yazısını şöyle sürdürdü:
"Siyasal alanda sağcılıkla ilişki kurarken entelektüel arayışlarda daha çok sohbet topluluğu olarak var olmayı tercih etti. Ak Parti ile beraber Türkiye Müslümanlığı devlet karşısında yeni bir hat oluşturdu. Bu hat Nakşibendilik, Nurculuk ve siyasal İslamcılık olmak üzere bütün dini arayışları ortak bir siyasal önderlik altında toplamayı temsil ediyordu. Bugün gelinen noktada bu hat, hala varlığını sürdürmeye devam ediyor. Bu hattan ayrışan sadece Gülen Cemaati oldu. Diğer gruplar ve hareketler bu ittifak hattının devamı üzerinde ısrarlı oldular."
"Gülen Cemaati’nin aydınları ve entelektüel müttefikleri, iktidar ve Gülen Cemaati arasındaki çatışmayı bir “din” meselesi olarak görüyor. Bu nedenle “münafık”, “Yezid”, “hükümetten daha Müslüman” gibi kavramlarla çeşitli açıklamalar getiriyorlar. Oysa çatışma bir iktidar meselesidir. Devleti yönetme, yorumlama ve değiştirme meselesidir. Kim bunları gerçekleştirecek? Yeni Türkiye’yi kim kuracak? Bütün kavganın esprisi burada saklıdır. Ak Parti, Gülen Cemaati’ni de dahil ederek bahsettiğimiz ittifakın geniş katılımıyla bunu yapmak istedi. Ana aktör Ak Parti’ydi. Bundan daha doğal bir şey olamazdı. Çünkü demokrasinin yolundan geçerek iktidara gelen oydu. Millet, devleti değiştirme ve yeniden yapılandırarak yönetme hakkını ona verdi ve ona vermeye devam ediyor."
Yazının tamamı için tıklayınız