Risale Haber-Haber Merkezi
Kırıkkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç Dr. Adnan Küçük, Nurculuğun, "özerk toplumsal bir hareket" olduğunu söyledi.
Demokrasi Platformu Dergisinde, Türkiye’nin 1950-1960 arası dönemi değerlendiren Küçük, bu döneme ait önemli eleştiri konularından birinin de, Bayar ve Menderes ile Nurculuk Cemaatinin lideri (Üstadı) Said-i Nursî arasındaki ilişkiler olduğunu belirtti.
Bazılarının DP’nin en çok yakınlık gösterdiği ve çeşitli kereler de destek verdiği grubun Nurcular olduğunu ifade eden Küçük, "bazıları da DP ile Nurcular arasında “resmi” ilişkilerin mevcut olduğunu belirmişlerdir. DP’nin Nurculara ilişkin yaklaşımı konusunda Adalet Bakanı Fuat Sirmen’in şu görüşüne yer vermek istiyorum. Sirmen, 6187 Sayılı Kanunun TBMM’de görüşülmesi esnasında şunları söylemiştir: “Said-i Kürdî ve yeni adı ile Said-i Nursî’nin asıl adı Sıracunnur’dur (bu isimlendirme gerçekte Said-i Nursî’nin kendisine ait değil, bilakis kitaplarının tamamına aittir). Ankara’nın içinde bile bu gibilerin yayınları vardır. Bu yayınlar anlam bakımından tamamen gericidirler, lâiklik esasını kökünden kaldırmayı amaçlarlar. İşte biz, bu telkin ve propagandaları yasaklamak istiyoruz. Bu nedenle Ceza Kanununda değişiklik yapmak istiyoruz, kuşku verecek bir şey yoktur.” Bu sözler ile özerk toplumsal bir hareket olan ve aslında siyasî bir kimliği de bulunmayan Nurculuk hareketi lâiklik aleyhtarı olarak nitelenmekte ve bu sivil dinî oluşumla etkin bir mücadele öngörülmektedir. Nitekim yargısal uygulamalarda bu hareket mensupları bu dönemde, önceki döneme nazaran daha çok cezaî takibata maruz kalmıştır" dedi.