Kutlu ve mübarek velâdetin izini bu yazımızda da inşallah sürmeye devam edeceğiz.
Sadece nâkıs ve silik yazlarımızla değil, mademki Kurân rahlesinin önüne oturmuşuz, hayat boyu nefes alıp verdiğimiz sürece Onu soluyacak, Onu konuşacak ve dâvasını anlatmaya devam edeceğiz biiznillah..
Kurân Onu (s.a.v) bize şöyle anlatıyor:
Onun izniyle Allah'a çağıran bir davetçi ve nur saçan bir kandil olarak gönderdik (1) Gerçekten size Allah'tan bir nur ile hakkı açıklayan bir kitap gelmiştir. (2)
O bir elçidir, bir peygamberdir. O bizden biridir. Bizim sıkıntıya uğramamız ona ağır gelir.
O bize çok düşkündür.
Onun düşkünlüğü sadece kendi zamanında yaşamış insanları ve kendi akrabalarını değil, kıyamete kadar gelip geçecek bir bütün iman ehlini kucaklıyordu. Bu düşkünlüğü onu her gece uykusunun en tatlı yerinde yatağından kaldırır, sabahlara kadar ümmeti için yüreğinin derinliklerinden kopup gelen dualarla Rabbine yakarmaya sevk ederdi.
Bir gün, Peygamberimiz ellerini kaldırmış, Allahım, ümmetimi koru, ümmetime acı! diye ağlayarak dua ederken, Yüce Allah, Cebraile buyurdu ki:
Ey Cebrail! gerçi Rabbin her şeyi bilir; ama sen git, Muhammede niçin ağladığını sor.
Cebrail geldiğinde, Peygamberimiz, ona, ümmeti için ağladığını söyledi.
Cebrail Allah huzuruna dönüp durumu anlattı.
Yüce Allah buyurdu ki:
Ey Cebrail, Muhammede git ve şunu söyle: Biz seni ümmetin hakkında hoşnut edeceğiz ve asla üzmeyeceğiz. (3)
Müminlere çok şefkatli, çok merhametlidir. O, bir dâvetçi, NUR saçan bir kandildir.
O, bir tebliğcidir. O, bir müjdecidir. O, bir uyarıcıdır. O, bir sevgi timsalidir. İzzet ve şerefi pek yüksektir.
Onun NÛRU Doğudan Batıya, Kuzeyden Güneye, Zerreden kürreye, ferşten arşa bütün âlemleri kuşatmıştır.
Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin veciz ifadesiyle :
Nasıl berk-i hâtif (göz kamaştıran şimşek) gibi, onun nuru şarktan (doğu) garbı (batıyı) tuttu. Ve nısf-ı arz (yeryüzünün yarısı) ve hums-u beşer (insanlığın beşte biri) onun hediye-i hidâyetini (hidâyet hediyesini) kabul edip hırz-ı cân etti (bağrına basıp canı gibi korudu) . Bizim nefis ve şeytanımıza ne oluyor ki, böyle bir zâtın bütün dâvâlarının esası olan Lâilâhe (Allahtan başka hiç bir ilah yoktur) (Muhammed suresi: 19) bütün merâtibiyle (mertebe ve dereceleriyle) beraber kabul etmesin?(4)
Bütün âleme muallim (Öğretmen, ilim öğreten, ders veren)
Mahbûb-u kulûp (kalplerin sevgilisi)
Muallim-i ukûl (Akılların öğretmeni)
Mürebbi-i nüfûs (Nefislerin terbiyecisi)
Sultan-ı ervah (Ruhların sultanı. Ruhlara hükmeden)
Saadet-i ebediyyenin muhbiri, müjdecisi (Dâimî saadetin, Cennet hayatının,ebedî mutluluğun habercisi)
Rahmet-i bînihayenin kâşifi veİlâncısı
Saltanat-ı Rubûbiyyetin mehasininin Dellâlı,seyircisi (Allah'ın kâinatı terbiye ve idâre eden saltanatı, hâkimiyetinin güzelliklerinin Îlân edicisi, hakka dâvet eden)
Misal-i muhabbet (sevgi örneği)
Burhan-ı Tevhid (Allah'ın bir olduğuna ve Ondan başka İlâh olmadığına dair kesin delili, ispat vâsıtası)
Timsal-i Rahmet ( Rahmet modeli,sembolü, örneği, sûreti, nümûnesi)
Şeref-i insaniyet (insanlık şerefi)
Nuranî bir semere-i şecere-i hilkat (nurlu bir Yaratılış ağacı)
Burhan-ı HAK (Hakkın delili)
Sırâc-ı hakikat (Hakîkat aydınlığı, lambası)
Şems-i hidayet (Hidâyet güneşi olan Peygamberimiz (a.s.m.)
Vesile-i saadet (Mutluluk vesilesi)
Künûz-u Esmâ-i İlâhiyyenin keşşafı, göstericisi (Allah'ın isimlerinin hazînelerini Keşfeden, açan)
Kevser çeşmelerinin sahibi ve kâinat bağının bülbülü olan Nebîler Nebîsine layık bir ümmet olabilme niyazı ve duasıyla
Ona, Âline ve benzerleri olan diğer peygamberlere en üstün salâvâtlar ve en güzel selâmlar olsun.
Dipnot:
1-Ahzab,33/46
2-Maide,5/15
3-Müslim, İman: 346
4-Bddiüzzaman, Risale-i Nur Külliyatından, Mektubat, Ondokuzuncu mektup, altıncı reşha.