Röportaj: Nurettin Huyut- RisaleHaber
Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr Ali Bakkal, Kutlu Doğum programlarını RisaleHaber'e değerlendirdi.
Bu yılki Kutlu Doğum Haftasını Risale Haber okuyucuları için değerlendirir misiniz?
Peygamber Efendimiz (sav) ahir zaman peygamberidir. Kendisine Peygamberlik geldikten sonra kıyamete kadar gelecek olan bütün nesillerin peygamberidir.
Dolayısıyla kendinden önce gelmiş-geçmiş peygamberlerin tüm kemalatını haiz ve yine geçmiş peygamberlerin göstermiş olduğu her türlü mu’cizeleri göstermiş olan büyük bir peygamberdir.
Böyle külli ve cihanşumul bir peygamberin elbette ki, belli dönemlerde anılması çok uygun bir davranıştır. Kutlu Doğum Haftasının bu münasebetle her sene icra edilmesi Peygamber Efendimizin anlaşılmasına bir vesiledir.
Bu tür anmalar onun yaşadığı hayat hikâyesindeki bir takım hatıraları hatırlatmak değil… Cenab-ı Hak O’nu bize bir en güzel örnek olabilecek bir şekilde göndermiş. O nedenle bu anma programlarında onun hatıralarını anlatmaktan ve öğrenmekten ziyade O’nunla ilgili bize örnek teşkil eden yanını görmek gerekiyor.
Yani bu programlardan amaç sadece O’nu anmak değil, bize hangi cihette rehberlik edecek, hangi cihette önderlik edecek… Bu cihetiyle kendisini anlamaya çalışmak daha önemlidir.
Bu sene Diyanet İşleri Başkanlığı bir ilki başlatmış oldu. Bir konu başlığı çerçevesinde anmayı planladı. “Kur’an’a göre Hz. Peygamber” şeklinde… Kur’an’da Hz. Peygamber nasıl anlatılıyor. Bu fevkalade önemli bir konudur. Biz kendi kendimize bir Peygamber imajı oluşturmak değil de Cenab-ı Allah bize göndermiş olduğu peygamberi bizzat kendisi nasıl anlatıyor? Ona nasıl bir görev verdi? Bizim onunla ilişkilerimiz nelerdir? Hz. Peygamberi nasıl anlamamız gerekiyor? Gibi hususlar bu vesile ile anlatılmış olacaktır. O nedenle bana göre bu konu başlığı güzel seçilmiştir.
Ümid ediyorum ki, bu seneki etkinlikler sayesinde bu konu başlığı altında değindiğim hususlar, yani O’nun sireti, manevi şahsiyeti Kur’an’ı Kerim’deki asli özelliği ortaya çıkacaktır.
Peki, sizce Kur’an’a göre o nasıl bir peygamberdi?
Kur’an’ı Kerime göre bütün peygamberler bizim gibi birer beşerdir. O manada Peygamber (sav) da bir beşerdir. Cenab-ı Hak peygamberleri insanlardan seçmiş olmasının nedeni her cihetle onlara örnek olabilsin diyedir. Bu anlamda da en güzel örnek –bütün ümmetler için- Hz. Peygamberdir. Diğer taraftan O rahmetenlilalemindir, yani alemlere rahmet olarak gönderilmiştir.
Geçmişte diğer peygamberlerin getirmiş olduğu dinlerden ve inanç esaslarından belli bir bölgede, belli bir mevkide ve belli bir zaman diliminde olanlar istifade etmişlerdir. Fakat İslam'ın nurundan sadece ona inananlar değil, peygamber efendimiz zamanında yaşayanlar değil, kıyamete gelmiş geçmiş tüm inananlar istifade ettiği gibi, bunlarla temas halinde olan diğer milletler de onun o güzel fikirlerinden istifade etmişlerdir bundan sonra da edeceklerdir.
O gelmeden önce bedevi bir hayat yaşayan Arap milletleri O’nun gelmesi ile bir anda medeni milletler haline dönmüşler ve insanlığa üstad olacak bir seviyeye ulaşmışlardır.
Diğer taraftan, Peygamber (asm) Mi’rac’a çıkmak suretiyle bir anlamda bütün kâinatı teftiş adına yükselmesidir. O’nun dışında hiçbir peygambere böyle bir görev ve yükselme… Bir cihette kâinatın başı olmak, reisi olmak gibi bir unvan verilmemiştir.
Peygamber Efendimizin diğer bir özelliği de Hatem-ül Embiyadır, peygamberlerin sonuncusudur. Bu özellikte başka peygamberlerde yoktur. Bu aynı zamanda diğer tüm peygamberlerin de reisi olduğu anlamını taşıyor. Yani bu özellik işte tüm peygamberler gelmiş o da en sonuncusudur anlamında değil… Zaman olarak evet en son peygamberdir ama insanlığın geldiği seviye açısından ve gelişmeler dikkate alındığında tüm peygamberlerin özelliklerini kendinde toplayan ve tüm dinleri içeren bir dini tesis etmesi bakımından kamil bir peygamberdir. Ve getirdiği din insanların tüm ihtiyaçlarını karşılayacak düsturları içermektedir. O bakımdan hem en son peygamberdir, hem de en kamil peygamberdir. Ve tüm peygamberlerinde reisidir.
Peygamber Efendimizin insanlığa verdiği mesaj nedir?
Peygamber Efendimiz (asm) insanlığın cehalet içerisinde olduğu bir zamanda geldi. Ondan önce gelmiş İsa (as)’ın getirdiği dinin nuru da bir cihette sönmüştü, hatta diğer tarafta filizofların getirmiş olduğu güzel ahlak kuralları da bir şekilde bitmiş tükenmişti. Yani maddi manevi hat türlü aydınlatıcı unsurların bittiği bir zamanda adeta geldi.
Ama getirdiği nur sayesinde önce Arap Yarımadası aydınlandı daha sonra da bütün insanlık aydınlığa kavuştu, hatta Avrupa Rönesans’ının da temelini oluşturdu. İslam’ın getirdiği o ilkeler olmasaydı batıda meydana gelen Rönesans olmazdı diye düşünüyorum. Bu gün iyice incelendiği zaman Abbasiler döneminde, Selçuklular döneminde kurulan bir takım ilmi müesseselerin %70-%80’ninin bir taklit olarak batıya taşındığını ve daha sonra meydana gelen gelişmelere temel teşkil ettiğini bu çok açık bir şekilde söyleyebiliyoruz.
Yani gerek maddi açıdan olsun gerekse ahlaki açıdan olsun insanlığın gelişmesine vesile olmuş bir sistemi insanlığa getirmiş olduğunu görüyoruz.