Risale Haber-Haber Merkezi
Yazar Muhsin Kızılkaya, Bediüzzaman Said Nursi ile ilgili kitap yazdı diye Kemalist sol aydınların Şerif Mardin'e "Nurcu" dediklerini söyledi.
Elin adamına âlim muamelesini yap, kendi âlimine burun kıvır
Şerif Mardin’in varlığından üniversite yıllarında haberi olduğunu, belleğinin "bir yığın işe yaramaz Rus yazarın uzun isimleriyle dolu" bulunduğunu belirten Kızılkaya, "Sadece ben mi? Eminim benim gibi, ruhu seküler sularda yıkanmış, ne kadar safsata varsa kendisine bilim diye yutturulmuş, hayatta tek mürşidin ezberletilmiş berbat bir Stalinist ideoloji olduğu öğretilmiş bir kuşağın dramıydı bu. Kendinden olana uzak dur, yabancıya tap! Elin adamına âlim muamelesini yap, kendi âlimine burun kıvır" dedi.
Bediüzzaman’ın kitabını yazdı diye Nurcu dediler
Mardin'in en büyük meselesinin “din” olduğuna dikkat çeken Kızılkaya, "Türkiye’de dinin varlığını, Bediüzzaman başta olmak üzere birçok âlim ve tarikatla birlikte derinlemesine bir tahlile tabi tuttu. Kendisine kadar hiçbir Cumhuriyet aydınının yapmadığını yaptı, toplumsal alanın dışına itilip üzerine kalın bir şalla örtüldü sanılan bu alanda olup bitenlerle ilgilendi. O yüzden Kemalist sol aydınlar ondan hiç hazzetmedi; araştırdığı alana bilim merakıyla daldığını, amacının o alanın meziyetlerini ortaya çıkarmak olmadığını anlamayan İslamcı aydınlar da, “Dine soğuk duruyor” diye ondan hoşlanmadı. Bediüzzaman’ın kitabını yazdı diye Nurcu dediler, bazıları da “agnostik” diye etiketlemeye kalkıştı "şeklinde yazdı.
Ona göre Türk aydınının en büyük handikabı devletçi olmasıdır
"Ne Marksist oldu ne Kemalist, ne muhafazakâr oldu ne İslamcı... Ama Marksistleri de, Kemalistleri de, muhafazakârları da, İslamcıları da en iyi o anladı" diyen Kızılkaya, yazısını şöyle sürdürdü:
"Ona göre Türk aydınının en büyük handikabı devletçi olmasıdır. Türk sosyal bilimcileri, aydınları ve bürokratları Osmanlı’nın son demlerinden bugüne kadar hep devlete bağlı olarak yetiştiler. O yüzden hiçbir zaman objektif olamadılar, hepsinin verdiği ürünler jakobendir, mikro düzeyle ilgileniyorlar, mesela İslam’ı hiç bilmiyorlar, dinin toplumdaki öneminin farkında değiller. O yüzden hep yanıldılar. Yanıldıklarını gördükçe de sinirlendiler. Sinirlendikçe de öfkelendiler."