Bismillahirrahmanirrahim
MU'CİZÂT-I AHMEDİYE (asm)
...
BEŞİNCİ MİSAL
Başta Buharî, İbni Hibban, Ebu Davud, Tirmizî gibi kütüb-ü sahiha, müttefikan Hazret-i Enes'ten, Ebu Hüreyre'den, Osman-ı Zinnureynden, Aşere-i Mübeşşereden Said ibni Zeyd'den haber veriyorlar ki:
Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, Ebu Bekri's-Sıddık, Ömerü'l-Faruk ve Osman-ı Zinnureyn ile Uhud Dağının başına çıktılar. Cebel-i Uhud, ya onların mehabetlerinden veya kendi sürur ve sevincinden lerzeye geldi, kımıldandı. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ferman etti ki:
اُثْبُتْ يَۤا اُحُدُ فَاِنَّمَا عَلَيْكَ نَبِىٌّ وَصِدِّيقٌ وَشَهِيدَانِ 1
Şu hadîs, Hazret-i Ömer ve Osman şehid olacaklarına bir ihbar-ı gaybîdir.
Şu misalin tetimmesi olarak nakledilmiş ki: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm Mekke'den hicret ettiği ve küffarlar takibe çıktıkları vakit, Sebîr namındaki dağa çıktılar. Sebîr dedi: "Yâ Resulallah, benden ininiz. Korkarım, benim üstümde sizi vururlarsa Allah beni tâzip eder. Onun için korkarım."
Cebel-i Hira çağırdı: يَا رَسُولَ اللهِ اِلَىَّ "Bana gel." Bu sır içindir ki, ehl-i kalb Sebîr'de havf ve Hira'da da emniyeti hissederler.
Bu misalden anlaşılır ki, o koca dağlar birer müstakil abddir, müsebbihtir ve vazifedardırlar. Peygamber aleyhissalâtü vesselâmı tanır ve severler; başıboş değillerdir.
Dipnot-1: Dur ey Uhud! Şüphesiz üzerinde bir peygamber, bir sıddık ve iki şehid var.
Bediüzzaman Said Nursi
Mektubat