Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Enbiya 107-112. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
107 . (Ey Resûlüm!) (Biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik. (*)
108 . De ki: “Bana sâdece, sizin İlâhınızın ancak bir tek İlâh olduğu vahyediliyor. Şimdi siz Müslüman kimseler (olacak) mısınız?”
109 . Artık yüz çevirirlerse, de ki: “(Ben emrolunduğum şeyi) size eşit olarak bildirdim. Tehdîd edilmekte olduğunuz şeyin yakın mı yoksa uzak mı olduğunu ise bilmem!”
110 . “Muhakkak ki O, sözün açık olanını da bilir, gizlemekte olduğunuz şeyleride bilir.”
111 . “Bilmem, belki de bu (azâbın te’hîr edilmesi), sizin için bir imtihan ve bir zamâna kadar bir faydalanmadır.”
112 . (Peygamber:) “Rabbim! (Müşriklerle aramızda) hak ile hüküm ver! Bizim Rabbimiz, Rahmân (pek merhametli olan)dır, sizin isnâd etmekte olduğunuz vasıflara karşı (kendisinden) yardım istenendir” dedi.
(*) “İşte seni ey insan! Rahmet, o Müstağnî-i ale’l-ıtlak’ın (hiçbir şeye ihtiyâcı olmayan) ve Sultân-ı Sermedî’nin huzûruna çıkarır ve O’na dost yapar ve O’na muhâtab eder ve sevgili bir abd (kul) vaziyetini verir. (...) İşte ey insan! Bu rahmeti bulan, ebedî tükenmez bir hazîne-i nûr bulur. O hazîneyi bulmanın çâresi: Rahmetin en parlak bir misâli ve mümessili (temsilcisi) ve o rahmetin en beliğ (güzel konuşan) bir lisânı ve dellâlı (i‘lâncısı) olan veرَحْمَةً لِلْعاَلَم۪ينَ [Âlemlere Rahmet] ünvânıyla Kur’ân’da tesmiye edilen (isimlendirilen) Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın sünnetidir ve tebaiyetidir (ona uymaktır). Ve bu رَحْمَةً لِلْعاَلَم۪ينَ olan rahmet-i mücessemeye (cisimleşmiş rahmete) vesîle ise, salavâttır. Evet, salavâtın ma‘nâsı rahmettir. Ve o zîhayat (hayat sâhibi) mücessem rahmete rahmet duâsı olan salavât ise, oرَحْمَةً لِلْعاَلَم۪ينَ’e vusûle (âlemlere rahmet olan Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’a kavuşmaya) vesîledir. Öyle ise sen salavâtı kendine, oرَحْمَةً لِلْعاَلَم۪ينَ ’e vesîle yap o zâtı (ASM) da rahmet-i Rahmân’a vesîle ittihâz et (kabûl et). (...)
Elhâsıl: Hazîne-i rahmetin en kıymetdar pırlantası ve kapıcısı Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm olduğu gibi, en birinci anahtarı da بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمَنِ الرَّح۪يمِ dir. Ve en kolay bir anahtarı da salavâttır.” (Tılsımlar, 14. Lem‘a, 11-12)