Marmara Denizi Bütünleşik Modelleme Sistemi (MARMOD) Projesi kapsamında 2017'den bu yana çalışmalarına devam eden, özellikle müsilaj ve oksijen konusunda ortaya koydukları bilimsel veriler ışığında Marmara Denizi'ndeki tehdide dikkati çeken ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü'nde görevli bilim insanları, Marmara'nın kirlilik tarihini ortaya çıkarmak ve son durumu gözlemlemek üzere Bilim-2 Gemisi ile yeniden sefere çıktı.
DEKOSİM Ulusal Deniz Araştırmaları Altyapı Merkezi Projesi ve TÜBİTAK BİDEB Öncü Araştırmacılar Programı tarafından da desteklenen, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünün ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü koordinasyonundaki söz konusu proje kapsamında, Marmara Denizi'ndeki çalışmalar devam ediyor.
ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Yücel, mart ayında gerçekleştirdikleri seferde elde ettikleri bulguları ve yeni çıktıkları seferde yürütecekleri çalışmaları AA muhabirine anlattı.
Marmara Denizi'nde müsilajın mayıs ortası itibariyle görülmediğini, henüz büyük ölçekte müsilaj patlamasının yaşanmadığını aktaran Doç. Dr. Yücel, "Deniz yüzeyinde zaman zaman görülen bazı organik atıkların toplanması, bunların akıntının etkisiyle belli bantlar halinde yoğunlaşması ve bunun uydulardan da görülebildiğini biliyoruz ama bu bantları yerinde örnekleyip tahlillerini tamamladık. Bilim-2 ve Alemdar gemilerinin örneklediği yerler vardı. Bunların, çoğunlukla polen dediğimiz yapılar olduğu ortaya çıktı. Denizin içinde bir müsilaj oluşumu geçtiğimiz yıl gibi şu ana kadar yok." diye konuştu.
Bilim-2 Gemisi ile mart sonu nisan başında yaptıkları seferlerde 110'u aşkın istasyondan besin tuzları, organik bileşenler, oksijen ve daha bir çok parametre için sonuç aldıklarını ifade eden Doç. Dr. Yücel, şunları söyledi:
"En önemli sonuç, Marmara'nın bu yıl da azot, fosfor, besin tuzları açısından yüklü olduğu. Bu 2021'e göre değişmiş değil, daha iyiye gitmiş değil. Karadeniz'in 3 katı bir yükten bahsediyoruz. Bu önemli bir sonuç çünkü en azından yıldan yıla besin tuzları bakımından Marmara'nın bu yüklü durumunun, yıldan yıla değişebileceğini ve değişimin uzun yıllar alabileceğini anlamaya başladık. 110 istasyon arasında İzmit, Gemlik ve Bandırma körfezleri de var ve buralar Marmara'nın açıklarına göre çok daha yüklü. Buralarda biyolojik üretim çok fazla. Özellikle İzmit Körfezi'nde mart sonu itibariyle çok büyük bir üretim gördük. Marmara, 2021 kış ve ilkbaharında olduğu kadar üretken. Marmara'nın aşırı üretkenliğinde bir fark yok. Fark, müsilajın olmaması. Müsilajın olmaması, nedenlerini araştırdığımız bir konu. Yeni seferlerde bu sorununun cevabını bulacağımıza inanıyoruz."
"Marmara'nın en önemli sorunu oksijen"
Doç. Dr. Mustafa Yücel, Marmara'nın en önemli sorununun oksijen olduğunu, bu durumun geçen yıla göre daha iyiye gitmediğini dikkati çeken Yücel, şöyle devam etti:
"Bu yıl Marmara'ya daha fazla oksijen girişi olmamış durumda. Nispeten yağışın yoğun olduğu soğuk bir kış geçti. Biraz oksijen girişi bekliyorduk yüzey karışımıyla, bunun olmadığını maalesef mart sonu itibariyle bulmuş durumdayız. Özellikle oksijen azlığının havaların ısındığı ve denizin durağanlaştığı yaz boyunca daha fazla gelişeceğini bekliyoruz. Marmara'da müsilaj henüz yok ancak oksijen azlığı devam ediyor, sistem besin tuzları açısından geçen yıla göre daha iyi durumda değil. Hem bu ilkbahar yaptığımız seferlerin verilerini, önceki yıl yaptığımız seferlerin verileriyle karşılaştırdığımızda geçen yıl neden müsilaj olduğunu söyleyebiliriz. Geçen yıl daha sıcak bir yıl olmadığını analizlerimiz sonucunda bulduk. Sıcaklık tabii ki bir etken ama denizin durağanlığının, iç karışımının daha etkili olduğu yönünde bulgularımız var. İlk sonuçlarımız özellikle denizin fiziksel oşinografik durumunun ve bunun biyojeokimya ile bağlantısının çok belirleyici olduğu durumda."
Marmara Denizi'nde son haftalarda İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri İşletmeciliği Enstitüsü ile iş birliklerinin yoğunlaştığını belirten Yücel, "İzmit Körfezi'ndeki aşırı üretken durumun mayıs aylarında biraz azaldığını, bunun Boğaz'dan gelen Karadeniz kaynaklı jet akıntısıyla ilgili olduğunu bulduk. Jet akıntısı, kış sonu mart-nisan aylarında yoğun olduğunda, İzmit Körfezi'ni izole ediyor ve suyun orada yüklü biçimde kalmasını sağlıyor. Denizin durağanlığı belki müsilajı tetikleyen bir faktör." ifadelerini kullandı.
Marmara'nın kirlilik tarihi ortaya çıkarılacak
Yeni sefere ilişkin bilgi veren Yücel, Bilim-2 Gemisi'nin iki hafta sürecek bu yoğun seferde 110 istasyonda gözlem yapacaklarını, bu seferde sadece su kolonundaki müsilaj ve oksijen üzerinde çalışmayacaklarını, derin denize müsilajın etkisinin olup olmadığına da bakacaklarını söyledi.
Derin denizden alacakları sediman örnekleriyle, Marmara'nın kirlilik tarihini ortaya çıkarmaya çalışacaklarının altını çizen Yücel, "Ötrofikasyon ve müsilaja neden olan azot-fosfor yüklemesi ne zaman başladı, bunları araştıracağız. Marmara'da birer azot-fosfor deposu, yutağı olduğunu düşünüyoruz. Bu hipotezi test etmek için özel analizlerimiz olacak. Yeni nesil bazı mikrosensörler geliştirdik, bunlarla ilk defa analizler yapacağız, yeni deneylerimiz olacak. Bütün bunları amacı, Marmara'da müsilaja da neden olan azot-fosfor yüklerinin ne kadarının derin tarafta depolandığını ve oksijen kaybıyla beraber bu yüklerin tekrar derin denize girip giremeyeceğini anlamak. Böylece bütüncül bir bakış açısıyla Marmara'nın kimyasal, biyolojik ve fiziksel döngülerini anlamaya çalışıyoruz." değerlendirmesini yaptı.
aa