Burak Kılıç, Hasan Karalı'nın haberi:
Taslakta, bilimi Ar-Ge’yi teşvik edecek önemli düzenlemelere de yer verildi. Düzenlemeyle üniversitelerin anonim değil, sermaye şirketi kurması kararlaştırıldı. Bu şirketler, her türlü vergiden muaf tutuldu. Öğrenci ve akademisyenler üniversitelerde kurulan bu şirketlerin ortağı olabilecek. Ayrıca, tıp ve diş hekimliği fakültelerinde okuyan öğrenciler, öğretim üyesi rehberliğinde yaptıkları uygulama çalışmaları karşılığında memur maaşı alabilecek.
Taslağı değerlendiren Şehir Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tahsin Erkan Türe, araştırma ve geliştirme açısından diğer devletlerle yarışmanın tek yolunun bilimi teşvik etmek için bu tür şirketleşmelerin önünü açmak olduğunu belirtti. Türe, ABD’deki uygulamadan örnek vererek şöyle konuştu: “Bu şirketler sayesinde bilimsel fikirler ürüne dönüşebiliyor. Bugün ABD’de bir öğrenci, hocasıyla birlikte bulduğu bir fikirle bir firma kuruyor. Üniversite ise ona gerekli desteği ve altyapıyı hazırlıyor. Şimdi bu düzenleme, Türkiye’nin de bu lige girmesi anlamına gelir. Teşvik olmazsa bilim de olmaz.”
Yabancı akademisyen alımında
‘banka şubesi’ modeli
Taslakta yapılan değişikliklerle isteyen üniversite, yabancı öğretim elemanı da çalıştırabilecek. Bu konuda getirilen düzenlemeye göre üniversite, çalıştırmak istediği yabancı akademisyenin izniyle ilgili İçişleri Bakanlığı’na başvuracak. Eğer 1 ay içinde olumlu/olumsuz bir cevap alamazsa, cevap olumlu sayılacak. Böylece yabancı öğretim elemanlarının çalışması kolaylaştırılmış olacak. Bu model bankacılık sisteminde kullanılıyor. Yeni şube açmak isteyen bankalar, BDDK’ya başvuruyor. Eğer belli bir süre içerisinde BDDK’dan bir cevap gelmezse banka şubesi otomatik olarak açılıyor. Taslağa göre yabancılar, Türkiye’de üniversite veya akademik bir birim kurabilecek. Vakıf Üniversiteleri Birliği Başkanı Rıfat Sarıcaoğlu, yurtdışında kendini ispatlamış yabancı üniversitelerin Türkiye’ye gelmesinin doğru bir yaklaşım olacağını kaydetti. Özel üniversitelerin kuruluşuyla ilgili de önemli esnekliklerin bulunduğuna dikkat çekerek, şu tespit ve önerilerde bulundu: “Taslakta vakıf üniversiteleri ile biraz daha yumuşama var. Ama merkeziyetçilik etkisini hâlâ hissetmek mümkün. 2006 öncesi ve sonrası ayrımı kalkmış ancak bunun yerine üniversitelerde senato olanlar ve olmayanlar şeklinde bir ayrıma gidilmiş. Akreditasyon yine YÖK’e bağlı kalmış. Bunun bağımsız olmasını talep etmiştik. Genel kurula seçileceklerin hepsinin profesör olması şartı koşulmuş, bunun da değişmesi gerekir.”
Zaman