Kıvanç Tığlı'nın yazısı
Barış yedi buçuk yaşında ve ilkokul ikinci sınıfa gidiyor. Annesi oğlunun iki yıl anaokuluna gittiğini, bebekken gelişiminin normal olduğunu, düzgün konuştuğunu, birinci sınıfın sonlarına doğru okuma-yazmayı söktüğünü anlatttı. Ayrıca son derece unutkan olduğunu, sık sık eşyasını kaybettiğini, sakar davrandığını ve kendinden iki yaş küçük kız kardeşini de kıskandığını sözlerine ekledi. Kendisine “buraya niçin geldin?” diye sorduğumda; “Bende dikkat dağınıklığı varmış ve derslerim kötü” herhalde ondan annem beni getirdi dedi. En önemli sorunu sınıfın en arka sırasında oturması ve arkadaşlarının onu oyuna almamasıydı. Öğretmeni de kendisini dersleri zayıf diye ve dersi dinlemediği için damgalıyordu. Anne, babadan gizli geldiklerini de söyledi. Babanın “benim oğlumun bir şeysi yok” dediğini aktardı.
Barış’a ikinci seansta zekanın dağılımını gösteren ve çocuğun sözel mi performans alanında mı daha başarılı olduğunu çıkaran Wisc-r zeka testi uygulandı. Zeka testine göre Barış’ın zeka seviyesi normal idi. Sözel puanı, performans puanına göre daha düşük idi. Zaten bu yüzden ikinci sınıf olduğu halde okuması yaşıtlarına göre daha yavaş ve hatalı idi. Bu yüzden yazarken hatalı yazıyordu. Üçüncü seansta “dikkat, idrak, tespit, görsel algı” fonksiyonlarını ölçen “Benton görsel algı testi” ve “D2 dikkat testi” uygulandı. Bu testlerin sonucuna göre Barış’ın dikkati, görsel algısı normal düzeydeydi.
Barış’ın öğretmenine test sonuçları bildirildi ve nasıl davranması, nasıl ödev vermesi gerektiği konusunda hem aileye hem de öğretmenine yazılı dokümanlar verildi. Barış ile iki ay haftada bir kere özel eğitim seansları yapıldı. Barış’ın eğitim performansı kısa sürede düzeldi, artık daha güzel hızlı ve hatasız okuyor. Yazarken yazım hataları daha az yapıyor. Bir de Barış, okulunda resim kursuna katıldı. Yaptığı resimleri öğretmeni, onu onurlandırarak panoya astı. Barış’ın kaybettiği kendine güveni tekrar yerine geldi.
Değerli okuyucularım öğrenme güçlüğü çeken çocuklar; zekaları normal veya daha yüksektir. Ancak yaşıtlarına nazaran daha geç öğrenirler. Öğrendiklerini daha kolay unuturlar. Okuma konusunda isteksizdirler, yazarken harf atlar veya eklerler, yönergeleri takip etmede zorluk çekerler, yeni kelimeler öğrenmede güçlük çekerler, yabancı dili zor öğrenirler. Sakin biçimde oturarak dikkatini odaklama ile ilgili sorunlar yaşarlar, sabırsızdırlar. Sakardırlar, zamanı öğrenmede güçlük çekerler, matematiksel kavramları anlayamazlar, sağını solunu karıştırırlar.
Şimdi de “özgül öğrenme güçlüğü” tanısı nasıl konur biraz da buna değinelim;
ÖÖG tanısı farklı kaynaklardan elde edilen bilgiler doğrultusunda konulabilir. Çocuğun okuma, yazma ve aritmetik becerilerine ilişkin sorunları ele alınarak bunların ne zaman başladığı belirlenir. Çocukla ilgili bilgiler hem öğretmenden, hem de anne-babadan alınmalıdır. Tanı koyma süresince, “Öğrenme güçlüğü tarama listesi” Wisc-r zeka testi ve nöropsikolojik testlerden faydalanılır.
ÖÖG’nün tedavisi eğitimdir. Ancak eğitim çocuğun okulda edindiği eğitimden farklıdır. Çocuk okulda gördüğü eğitimin yanısıra psiko-pedagojik terapi (eğitsel terapi) görmelidir. Psiko-pedagojik terapi ile çocuğun zorlandığı alanlar ele alınır. Çocuğun görsel, işitsel, dokunsal ve kinestetik algısı ile ilgili ortaya çıkan sorunlar belirlenerek bu alanlardaki becerilerin geliştirilmesi gerekmektedir. Tedavi sırasında çocuğun zorluk çektiği alanların yanı sıra, güçlü olduğu alanlar da belirlenmeli, bunlar tedavi sürecinde değerlendirilmelidir. Aile, okul ve terapistin kurduğu işbirliği çok önemlidir. Bu sayede hem okulda, hem evde çocuğun eğitiminin gerçekleştirilmesine yönelik düzenlemeler yapılarak başarı sağlanması kolaylaşır. Ayrıca, aile ve öğretmeninin ÖÖG’nün tam olarak ne olduğunu anlaması ve kabullenmesi ve çocuğun başarı düzeyi ve tedavi süreci ile ilgili gerçekçi beklentilerinin olması gerekmektedir. Aksi halde hem aile, hem öğretmen, hem de çocuk hayal kırıklığı yaşayabilir.
ÖÖG’ne yönelik bir ilaç tedavisi yoktur. Ancak bu bozukluk, sıklıkla dikkat eksikliği, hareketlilik, depresyon, kaygı bozuklukları, davranım bozukluğu veya diğer psikiyatrik bozukluklarla beraber görülebilir. Bu durumda ilaç tedavisi gerekebilir.
Bu bozukluğa sahip çocuklara çalışma becerilerini kullanmayı geliştirici ev egzersizleri verilmelidir. Sınıfta kullanılan komutlar basit, kısa net olmalıdır. Bu çocuklar başarısızlık beklentisi yaşadıklarından, onlara sınıfta söz hakkı verilmeli, derse katılımları sağlanmalı ve başarıları ödüllendirilmelidir. Başarısızlığın üstesinden gelmeye hizmet edecek stratejilerin çocuğa kazandırılması gerekmektedir. ÖÖG gösteren çocuklar hoşa gitmeyen bir davranış gösterdiğinde, o davranışı ortadan kaldırmak için, davranış değiştirme yaklaşımına yer verilmelidir. Öğrenme güçlüğü olan çocuğun, herhangi bir eyleme girişmeden önce düşünmesi sağlanmalıdır. Okuduğunu anlamayı artırmak için kendi kendini sorgulama tekniğiyle öğrenciyi destekleyen taktikler kazandırılabilir. İlk olarak öğrenci kendine “bu parçaya neden çalışıyorum” sorusunu sormak, ana fikirlerini bulup altlarını işaretleme, ana fikirlere ilişkin soru düşünüp yazma, soruya ve yanıtlarına tekrar bakıp, nasıl daha fazla bilgi sağlanabileceği gösterilmelidir.
Çocuklarımızın kolay öğrenebilmesi duasıyla Allah’a emanet olunuz.
Yeni Akit