Duran Savaş'ın haberi:
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden Prof. Dr. Recep Kaymakcan, eğitimcilere düşen en önemli görevin değerleri anlatmak yerine yaşamak ve kendilerini bu alanda yetiştirmek olduğunu söylüyor.
Maddi ve manevî değerleri bilmeyen, özümsemeyen ve yaşamayan bir eğitimci, öğrenciye bunları anlatmada etkili olamıyor. Değerler eğitimi konusunda çalışmaları bulunan Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Recep Kaymakcan, "Öğretmene düşen en önemli görev, öğrencinin özümsemesini istediği değerleri kendi hayatında, özellikle de eğitim-öğretim süreçlerine yön veren tutumlarında yaşamasıdır. Erdem konusunda vaaz veren ancak kendisi yaşamayan öğretmenlere karşı öğrenciler, anlatılan erdeme karşı pozisyon alıyor." diyor.
Recep Kaymakcan, eğitimin sosyal ve kültürel amacının, yeni yetişen nesle, geleneksel ve çağının değerlerini kazandırmak olduğunu ifade ediyor. Kaymakcan, son yıllarda okullarda yaşanan değerler eğitimi hareketliliğinin gerçek anlamda eğitim hayatına taşınabildiğini söylemenin zor olduğunun altını çiziyor. Kaymakcan, bir dizi etkinliklerle değerler eğitiminin sağlıklı bir şekilde verilemeyeceğini belirtiyor ve ekliyor: "Değerler eğitimi okullarda çoğunlukla öğretmenlerin kendi derslerindeki gayretleri; bazı okullarda belli değerlerin bir süreliğine pano, gösteri hazırlama, seminerler, konferanslar gibi etkinliklerle işlenmesi şeklinde yürütülüyor. Değerleri gerçek anlamda okul hayatına taşıyabilecek gerçekten etkili hizmet içi eğitimler, materyal paylaşımları, proje geliştirme çabaları henüz istenen seviyede değil. Aslında bunu sağlayabilmek için belirli birimlerde değerler eğitimi konusunda iyi yetişmiş etkili lider eğitimcilerin olması gerekmekte."
Değerler eğitiminin aynı zamanda duyguların eğitimi demek olduğunu ifade eden Kaymakcan, akademik başarıya odaklı ve merkezi sınav başarısı eksenindeki eğitim sisteminin sorgulanması gerektiğini söylüyor. Okulun görevinin aynı zamanda insani ve manevi temel değerlerin kazanıldığı ve yaşandığı bir ortam olduğunu anlatan Kaymakcan "Öğretmenler, kendini bu alanda yetiştirmeli, materyal vb. temin etmelidir. Matematik, müzik veya diğer herhangi bir derste işlediğimiz konuyla ilgili seçtiğimiz örnekler, kullandığımız materyaller o dersi birer değerler eğitimi platformuna dönüştürebilir. Öğretmenin tutumu ve derse hazırlanırken aklının bir köşesinde değerlere dair bir endişeyi de taşıması hem konu hem de değerlerin aynı anda ve etkili olarak kazanılmasını sağlayabilir." diyor.
Toplumda farkındalık oluşturularak öğretmenlere yardımcı olunmalı
Eğitimcilere düşen en önemli görev, değerlerin öğrencilere anlatılmasından ziyade değerlere dayalı bir yaşama atmosferi sunmak. Aile, toplum, gönüllü kuruluşlar, medya ve yönetim kademesindekiler değerler eğitimi konusunda bir farkındalık ve politika oluşturarak öğretmenlere destek olmalı. Zira çocuk okulda ayrı, aile veya dışarıda ayrı ahlak sistemi ile muhatap olduğunda kazandırılmaya çalışılan doğruların geçersizliği düşüncesine kapılıyor.
Zaman