Olağan karşılandı

Ahmet ALTAN

Gazeteciler, gazetelerinin gücünü gösterebilmek için verdikleri haberlerin “etkisini” abartılı bir şekilde yansıtmayı severler.

“Biz bir iş yaptık, dünya âlem bizi konuşuyor” türünden haberlere sık rastlarsınız.

Ben, çok ama çok uzun yıllar önce Güneş Gazetesi’nin başına geçtiğim ilk gün, sabah toplantısında, “dün gazeteyi toplattılar, bunun haberini yapalım” dediler.

“Olur”, dedim, “tepkileri toplayın, haberleştirelim.”

Sonra da sordum.

“Ne tepkiler var?”

Bir sessizlik oldu.

“Tepki yok” dediler.

Bir gazete toplatılmıştı ve Türkiye’de siyasiler de dahil kimse buna tepki göstermemişti.

“O zaman,” dedim, “gazetemizin toplatılması olağan karşılandı diye yazalım.”

Bu sefer daha da koyu bir sessizlik oldu.

Böyle bir başlık bizim gazeteyi “çok etkisiz” gösterecekti.

“Gerçek bu değil mi” dedim, “kimsenin tepki göstermemiş olması?”

“Evet.”

“Yazalım o zaman.”

Biz, “gazetemizin toplatılması olağan karşılandı” diye bir haber yapıp birinci sayfanın altına koyduk.

Ben tam birinci sayfaya bakarken, o sırada Güneş’te yazan İsmail Cem geldi yanıma.

Dedi ki, “madem böyle bir şey yapıyorsun, niye daha büyük koymuyorsun?”

“Haklısın,” dedim.

Ertesi gün, bizim gazete, manşetin yanında kocaman bir haberle çıktı:

“Gazetemizin toplatılması olağan karşılandı.”

Şimdi sanırım bizim yeni bir “olağan karşılandı” haberi daha yapmamız gerekecek.

Dün bizim gazete, “Ergenekon’un bir eski İranlı bakanla bir Rus milletvekilini öldürdüğünü” yazdı.

Bugün Ergenekon sanığı olan bir sendika başkanından aldıkları milyonlarca dolarla Kıbrıs seçimlerini “biçimlendiren”, Türkiye’deki genel seçimlere müdahale eden bir grup “devlet görevlisi”, Apo’yla ilişkisini tespit ettikleri iki kişiyi de öldürtmüşlerdi.

Dün televizyon haberlerine, gazetelerin internet siteleriyle medya haberlerini veren sitelere baktığımda, bizim haberin “olağan” karşılandığını gördüm.

Ergenekon bağlantılı bir örgütün orada burada adam öldürtmesi çok sıradan gelmişti bizim medyaya.

Hiçbir yerde bu haberin izi yoktu.

Sıradan geleceğini daha sabahleyin biliyordum.

Çünkü bizim yazdığımız o haber diğer gazetelerin de elindeydi.

Bir tek Zaman gazetesi iç sayfalarından görmüştü haberi.

Diğerleri ise böyle bir haber yokmuş gibi davranmıştı.

Biliyor musunuz, çektiğimiz bunca sıkıntıya rağmen işte bu yüzden Taraf gazetesinin var olmasını istiyorum.

Medyanın “olağan” bulduğu bu haberleri halkın öğrenebilmesi için.

Bu ülkede dün Taraf okurlarının dışında hiç kimse bu cinayetleri öğrenemedi.

Halbuki, gazeteciliğin bütün kurallarına göre, bu “esaslı” haberdi, yeryüzünün her yanında bütün gazeteler bunu koyardı.

New York Times ya da Washington Post, Amerikan derin devletinin içinden birilerinin böyle cinayetler işlediğine dair belgeler bulsalar dünyayı ayağa kaldırırlardı.

Ama bizim gazetelerimizle televizyonlarımız bu haberi “olağan” buluyorlar.

Susuyorlar.

Size rahatlıkla Türkiye’de “medya” diye bir şey olmadığını söyleyebilirim.

Bakmayın siz onların, “iktidar yanlısı”, “muhalefet yanlısı” diye ikiye ayrıldıklarına, onların hepsi temelinde “devlet” yanlısıdır.

Halkın bilmesini değil, “bilmemesini” isteyen bir gazetecilik yaparlar.

Allahtan bu medyanın içinde “gazeteci ahlakına” sahip insanlar var, kendi gazeteleri bu haberleri görmezden gelse de, onlar köşelerinde bu tür haberleri okuyucularına duyururlar.

Babam da gazeteci olduğu için ben gazetelerde büyüdüm.

Çok genç yaşta başladım gazeteciliğe.

Ve hep aynı şeyi gördüm.

Burada, bütün darbeler, faili meçhuller, “derin devlet” suçları, bu medyanın yardımıyla gerçekleşir.

Devletin içindeki suçlular, suçlarının hiçbir medya kuruluşu tarafından ortaya çıkarılmayacağına emindir.

Ben Hürriyet Gazetesi’nin Dış Haberler Servisi’nde “gece nöbetçisi” olarak çalışırken, bir akşam “ülkücülerin meşhur katillerinden” Ferhat Tüysüz’ün ifadesini geçmişti Anadolu Ajansı.

Tüysüz, her cinayetten sonra MHP binasına gittiğini söylüyordu.

Ertesi gün gazetede haberi okuduğumda, haberin içinden bütün MHP sözcüklerinin ayıklandığını görmüştüm.

Gazetecilik anlayışları buydu.

Çoğunun gazetecilik anlayışı da hâlâ budur.

Ama artık kıyısından köşesinden de olsa bu alışkanlık değişiyor, “uluslararası cinayetleri” atlamakta beis görmeyen birçok gazete hiç olmazsa Ergenekon’la ilgili haberleri veriyor.

Bu da bir gelişme.

Zamanla, haber olan bütün haberleri vermeyi de öğrenecekler.

Hatta, bir gün ellerindeki olağanüstü imkanları kullanarak, “bizim Ergenekon’la komşu ülkelerin derin devletleri arasında ne tür bağlar” olduğunu bile merak edip ortaya çıkaracaklar.

Bugüne kadar bizim ülke bu medya sayesinde “gizli bir diktatörlükle” yönetildi.

Ama hayat hızla değişiyor.

Yakında bizim “işbirlikçi medya” da değişir.

Değişir de, bir de “nasıl demokrasi mücadelesi vermiştik” diye diziler bile yayınlar.

Öyledir onlar, çok “olağandırlar”, ne yapacaksınız...

Taraf

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.