Rabbimiz hayatı, çok kayıtlara bağlı olarak yaratmıştır.
Hayatın devamı için yarattığı ihtiyaçları, burada sıralamanın imkanı yoktur.
İnsan vücudunda ahenk ile çalışan yüz trilyon hücrenin varlığından bahsedilmektedir.
Bu yüz trilyon kadar hücre, vücudun her tarafında düzen ve hikmet ile görevlendirilmişlerdir.
İnsan vücudundaki ahnegin ve hayatiyetin devamı için, olmazsa olmaz faktörler saymakla bitmez.
İnsanlar, dakikada 15-16 sefer nefes alırlar.
Kalbimiz dakikada ortalama olarak yetmiş sefer çarpar ve bunun neticesinde, kan bütün vücudu, en ücra noktaya kadara dolaşarak canlı tutma görevini yapar.
Rabbimizin yarattığı rızık çeşitlerinin bütün dünyaya yayılan güzellik ve renklerini, dört bir tarafta müşahade etmek mümkündür.
Bu şekilde, hayat etrafında cereyan eden büyük bir değişim ve dönüşümü, kainatın her zerresinde adım adım ve ilmi olarak takip ve talim etme gayretleri devam etmektedir.
Hayat bu saydığımız faktörlerle birlikte hadsiz ve hesapsız kayıtlara bağlı olarak, fakat her hal-ü karda Rabbimizin emir ve iradesi altında devam ediyor.
Hayat, Rabbimizin yarattığı sanat mucizelerinin en muhteşemidir.
Canlı bir insan ile ölü bir insan arasındaki fark, seradan süreyyaya uznan bir mesafe kadar büyüktür.
Bu dünya ve kainat, hayat ile ve kayıtlara bağlı olarak şenlenir ve güzelleşir.
Şüphesiz ki, hastalıklar ve musibetler, tabi kılındığımız bu dünya imtihanının en önemli ve hikmetli unsurlarıdır.
Sabır ve şükür duyguları ile bu külfetli ve meşakkatli dönemleri, Rabbimizin rızasını en iyi şekilde kazanarak atlatmaya çalışmak ve İlahi memnuniyete mazhar olmak için de büyük bir dikkat ve ihtimam göstermemiz gerekir.
Bütün şükür ve sabır duyguları ile birlikte, zaman zaman insanlar hayat yükünü taşımak konusunda büyük sıkıntılar yaşayabilirler.
Hastalıklar, musibetler ve yaşlılık, hayatın bağlı olduğu kayıtlara, çok daha yenilerini, fakat çok dafa külfetli olanlarını ekler.
İnsanlar, hastalıkları sebebiylr, bazı ilaç ve cihazlara da bağlı olarak hayatlarını devam ettirmek zorunda kalabilirler.
Bu ilaç ve cihazlar, Rabbimizin hayat için takdir ettiği fıtri kayıtlar kadar kolay ve suhuletli bir zeminde bulunmazlar.
İlaç ve tıbbi cihazlardan oluşan bu sun’i kayıtlara bağlı olarak yaşamak çok müşkülatlı olduğu gibi, bunları çok düzenli bir şekilde kullanmak da son derece zahmetlidir.
Fakat bütün bunlar, imtihana tabi olarak gönderildiğimiz bu fena ve fani dünya hayatının içinde var olan hususlardır.
Her şeye rağmen müminler şu noktayı asla göz ardı etmemelidir:
‘’Cennet ucuz değil, cehennem dahi lüzumsuz değil.’’
Yani netice olarak hayat çok muhteşem cilvelere mazhar olduğu gibi, ebediyete bakan ciheti ile biz müminlere tebessüm etmeye devam etmektedir.
Bütün hayatların kader ile takdir edilmiş bir başlangıçları ve sona eriş noktaları vardır.
Dünya hayatının sona ermesi, biz müminler için bir fena ve yok oluş değildir.
Bizim imanımıza göre ölüm, dünya hayatı ile kayıt altına alınan, sebeplere bağlı olarak devamına izin verilen, fena ve zevale maruz olan dünya hayatının, adeta bütün kayıtlardan kurtulup yeni bir aleme, kayıt ve zevalden tamamen azade olarak kavuşmak anlamına gelir.
Ölüm ile birlikte insanlar, dünya hayatında bağlı olduğu bütün kayıt ve endişelerden tamamen kurtulmakta ve adeta ‘’Azad’’ olmaktadır.
Müminler için ölüm bu ciheti ile özgürlüğe kavuşmaktır.
‘’Yani, mevti veren Odur. Yani, hayat vazifesinden terhis eder, fâni dünyadan yerini tebdil eder, külfet-i hizmetten âzâd eder. Yani, hayat-ı fâniyeden, seni hayat-ı bâkiyeye alır. ‘’ (Mektubat)
Müminler iman vesikası ile hizmet, külfet, meşakkat diyarı olan ve sayısız kayıtlarla bağlı oldukları bu dünya hayatından, ölüm ile sonsuzluğa ve saadete uçmakta ve adeta özgürlüğe kanat çırpmaktadırlar.
Son kırk günde aile olarak bu hakikatın iki açık ve net gerçeğini hep beraber yaşadık.
4 Temmuz’da, Ramazan’ın ilk Cuma gününde, müşfik ve hizmet ehli ablamızı ebediyet diyarına yolcu ettik.
Rahim olan Rabbimizin sonsuz himaye ve şefkatine uğurladık.
Bu vefattan tam sekiz gün sonra aziz annem, çok önemli bir hastalık geçirerek yoğun bakıma alındı.
Buradaki misafirliği tam otuz iki gün sürdü.
Burada cihazlara bağlı olarak geçirdiği otuz iki günlük bir sürenin ardından, ablamın vefatından tam kırk gün geçtikten sonra annemi da Rabbimizin rahmet ve mağfiretine yolcu ettik.
Annenin insan hayatındaki yeri ve önemini anlatmak kolay değildir.
Biz mümin olarak, duanın hayatımızdaki yerini hep söyleriz.
İşte annaler, tam bir dua kaynağı ve hazinesidirler.
Onların manevi etkisini biz yaşadığımız bu hayatun her anında görür ve yaşarız.
Bu hayatın külfet, meşakkat ve ağırlıklarından kurtulan ablama ve anneme, Rabbimin rahmet ve mağfiretini niyaz ediyorum.
Ağır hastalıkların ardından yaşanan ölümler, bir kurtuluş ve ‘’azad’’ olma olarak adlandırılır.
Her şeye rağmen ölüm hakikatı acıdır ve insanın için yakıyor.
Çok şükür iman nimeti, bizim en büyük teselli kaynaığımızdır.
Biz Rabbimizin rahmet ve kereminden kuvvetle ümitvarız.
Ölüm, insanları dünyanın bütün kayıtlarından azade eden bir özgürlüktür, demiştik.
Cennet ise, hakiki ve ebedi özgürlüktür.
Ebedi cennetin bahçelerinde, beraberce, ebedi olarak ve hiçbir maddi kayıda bağlı olmadan, saadet içinde yaşayacağımız bir sonsuz Cennet hayatını bahşetmesi için Rabbimize iltica ediyoruz.
Ve kulaklarımızı bir kez daha Nur diyarında esen şu Nesim-i Cennet’e çeviriyoruz:
"Sizlere müjde! Mevt idam değil, hiçlik değil, fenâ değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in’idam değil. Belki, bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksan dokuz ahbabın mecmaı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır."
NOT: ABLAMIN VE ANNEMİN VEFATI MÜNASEBETİYLE CENAZE MERAİMLERİNE BİZZAT KATILAN, BİZZAT GELEREK TAZİYE DİLEKLERİNDE BULUNAN, TELEFON VE DİĞER İLETİŞİM ARAÇLARI İLE BAŞSAĞLIĞI DİLEKLERİNİ BİLDİREN BÜTÜN DOST VE KARDEŞLERİME ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM. RABBİM CÜMLESİNDEN RAZI OLSUN.