Prof. Saygılı, ölümü düşman değil, dost kabul etmeyi de prensipler arasında sayarak şu başlıkları sıraladı:
Arzuları sınırlayalım daha az isteyelim: Tatminsiz olmak, devamlı istemek kişiyi mutsuz eder. Elimizdekilerle mutlu olmak, halimize şükretmek mutluluğun da bir anahtarı konumundadır.
Dahi değilsek üzülmeyelim: Süper zeki insanların mutlu olup olmadıklarını inceleyen kimi çalışmalar genellikle zekânın etkisinin bulunmadığı sonucuna vardılar. Çünkü zekâ arttıkça beklentiler de büyümekte ve bu beklentilerden daha azıyla tatmin olmamaktadırlar.
Genlerimizin değerini bilelim: Kişilikle mutluluk birbirleriyle bağlantı halindedir. Birçok araştırma dışa dönük kimselerin içe dönüklerden çok daha mutlu olduklarını göstermiştir.
Dış görüşünüşümüzü başkalarıyla kıyaslamaktan vazgeçelim: Kendimizi olduğumuz gibi kabul ederek sevmeliyiz. Kendini sevme yerine nefret eden kişi mutsuz olur.
Dostluklar kuralım ve dostlarımıza değer verelim: Dostluklar kuran, arkadaşları olan kişilerin daha mutlu olduğunu biliyoruz. Özellikle aile desteği olanlar maddî yönden yetersiz bile olsalar mutluluğu yakalıyorlar.
nEvlenenler bekârlardan daha mutlu: Evli kişiler eşinden moral, destek ve güven almakta, kendini daha mutlu hissetmektedirler. Eğer evlilik iyi gidiyorsa olumlu etkileri kalıcı olmaktadır. Hele çocuklar aileye katıldığında ortak hedefler mutluluğu artırmaktadır.
Ölümü düşman değil dost kabul edelim: Dine, Allah’a ve ölümden sonra yaşamaya inanmak, özellikle yaş ilerledikçe insanlara bir anlam ve amaç sağlar. Dünyada tek başına kalma korkusundan uzaklaşmaya yardımcı olur. “İnanmanın faydasını en çok zor zamanlarda görüyoruz. Sıkıntıların üstesinden gelmenin en güçlü yolu dinî bir inançtır.”
Başkalarına yardım edelim: Dinler, zor ve muhtaç durumda olanlara yardım etmenin insanın ruhu için iyi olduğunu tavsiye ederler. Bu beraberinde mutluluk da getirir. Birçok çalışma mutluluk ile başkalarını düşünerek yaşama arasında bir bağ olduğunu göstermiştir.
Sağlıklı ve dinç yaşlanalım: Aslında yaşlılık da hayatın normal bir parçasıdır ve kendine has gözelikleri vardır. Yoksa yaşlılık bazılarının sandığı gibi kötü değildir. Hayata olumlu bakmak, önlerine gerçekleştirebilecekleri hedefler koymak yaşlıları mutluluğa götürür.
Para gerekir ama sadece zenginlik mutluluk sağlamaz: Kişi kazandığı parayla yemeyi, içmeyi, giyinmeyi ve evin giderlerini karşılıyorsa bu onu mutlu etmeye yetmelidir. Yoksa daha fazlasını kazanarak mutlu olunmaz. Önemli olan, daha fazla arkadaş, komşu veya iş arkadaşına sahip olmaktır. Warwick Üniversitesi’nden Andrew Oswald, “İnsanlar sonsuz şekilde akacak yüksek miktardaki paranın, kendilerini daha mutlu edeceği yanlışına düşüyorlar. Bu doğru değil. Doğru olan paranın statü, statünün de daha iyi bir hayat sağladığıdır” diyerek paranın katkısını özetlemektedir. Oswald, örnek olarak bilim adamı ve topluma yardımcı olan bazı kişilerin daha az para kazanmalarına rağmen bu görevlerini seçmelerini örnek göstermektedir. Oswald, sözlerini şöyle bağlamaktadır: “Para önemlidir, ama sıradan bir vatandaşın düşündüğü kadar değil.”
Yeni Asya