Vedat Yıldız
(Yaşanmış bir hikayeden...)
-Taze çaydan var mı delikanlı? İçelim. Yalnız param yok, unuttum, bir şey olur mu?
-Yok abi, çaylar benden olsun, nasıl istersin?
-Açık sade olsun, yalnız hakkını helal et.
-Ne demek abi, helal olsun. Bu da bizim ikramımız.
-Hele gel otur tanıyalım. Senin adın ne kardeşim?
-Ömer abi.
-Ne güzel MaşaAllah sana. Bilir misin Hz. Ömer'i?
-Bilirim abi, adaletle meşhur Halifemiz.
-Ne güzel, ne güzel, tebrik ediyorum seni. Bak Ömer kardeşim ismin gibi güzelsin, yaşadığın sürece Hz. Ömer senin rehberin olsun ki; doğru yoldan ayrılmayasın, adalet ve merhamet ancak güzel insanlar oldukça ayakta durur, zîra insanlık buna muhtaç. Hele anlat Ömer aslen Hakkarili misin?
-Evet abi.
-Okul da okuyorsun değil mi?
-Evet.
-Çok güzel, okumak insanın ufku ve geleceği için çok önemli öyle değil mi Ömer?
-Öyle tabii ki, okumak çok çok önemli. Abi çaylar soğudu iki çay daha getireyim.
-Zahmet olmasın!
-Ne zahmeti ikram bu abi.
-Yine de hakkını helal et Ömer, sohbetin güzel, çayın güzel. Hele söyle bakayım Ömer, çaya ne katıyorsun? Sadece suyla olmuyor bu işler sanki?
-Yok abi. Suyu kaynatıp demi atıyorum sadece, bu kadar.
-Ben de biliyorum ama çayında başka bir samimiyet, başka bir insanlık var, aşkla, sevgiyle yapmışsın. Anadolu'nun terbiyesi, İslâm'ın özü kokuyor, seni tebrik ediyorum Ömer. Çayın gönlümüzü fethetti, çok teşekkür ediyorum.
Sohbetimiz epey derinleşmiş Ömer bizi, biz Ömer'i çok sevmiştik. Ayrılmaya yakın müsaade isterken Ömer hafifçe bir buruklukla bana, "Vedat abi! Yine gelecek misin?" diye sordu. "Tabii ki" dedim, "Allah nasip ederse geleceğim" ve duasını alarak ayrıldım.
Gönlü güzel, çayı güzel bir Hakkâri delikanlısı Ömer'i canı gönülden tebrik ediyorum.