Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Yunus Suresi 25-26. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor
25 . Ve Allah, (sizleri) selâm yurduna (Cennete) da‘vet eder. (1) Ve dilediğini(hikmetine binâen, kendi lütfundan) dosdoğru bir yola hidâyet eder.
26 . (Îmân edip) güzel amel işleyenlere daha güzel karşılık (olarak Cennet), bir de ziyâde (Allah’ın cemâline mazhar olmak) vardır! Ve onların yüzlerine ne bir karalık bulaşır, ne de bir aşağılık! İşte onlar Cennet ehlidirler. Onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar.
1- “Bu dünya menzili dâimâ tahavvülâta (değişikliklere) ve zevâle (ayrılığa) ma‘ruzdur. Sanki bu dünya menzili misâfirler için yapılmış bir handır ki dâimâ dolup boşanıyor. Ne kendisinin sâbit bir şekli var ve ne de içinde duranların bir karârı vardır. Sâni‘-i âlemin (âlemin san‘atkârı olan Allah’ın) garîb ve acîb (acâib) san‘atlarının nümûnelerini teşhîr ve i‘lân (göstermek ve duyurmak) için tahavvülden hâlî (boş) kalmayan bir meşherdir (sergidir). Bu i‘tibarla, o handa ve o meşherde ictimâ‘ eden (toplanan) insanlar sâbit kalacak değiller. Çünki meskenleri sâbit değildir.
İşte bu hâl ve şu vaziyet, bu fânî menzilden sonra o sermedî (ebedî) saltanata karargâh olmak üzere, sâbit, bâkî (ölümsüz), sermedî (ebedî) Cennetlerin, sarayların, saâdetlerin,olacağına kat‘î bir delâletle (kesin bir delille) şehâdet eder. Çünki fânî, bâkîye medâr (sebeb) ve makam olamaz.” (Mesnevî-i Nûriye, Lâsiyyemâlar, 36-37)