Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Tevbe Suresi 12-15. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
12 . Eğer verdikleri sözden sonra yeminlerini bozarlar ve dîninize dil uzatırlarsa, artık küfrün o önderlerini öldürün! Çünki onlar yeminleri(ne bağlılıkları) olmayanlardır; tâ ki (diğerleri o hâllerinden) vazgeçsinler.
13 . Yeminlerini bozan, peygamberi (Mekke’den) çıkarmaya azmeden ve size karşı (savaşa) önce kendileri başlayan bir kavimle savaşmayacak mısınız? Onlardan korkacak mısınız? Eğer (siz) mü’min kimseler iseniz, o hâlde (iyi bilin ki) Allah, kendisinden korkmanıza daha lâyıktır. (1)
14 . Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onlara azâb etsin ve onları rezîl etsin, hem onlara karşı size yardım etsin ve mü’minlerden bir topluluğun gönüllerine şifâ versin!
15 . Hem kalblerinin öfkesini gidersin! Allah, dilediğinin tevbesini (kendi lütfundan) kabûl eder. Çünki Allah, Alîm (herşeyi hakkıyla bilen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.
1- “İnsanın havf ve muhabbeti (korku ve sevgisi) halka teveccüh ettiği (yöneldiği) takdirde, havf bir belâ, bir elem olur. Muhabbet bir musîbet olur. Zîrâ korktuğun adam, ya sana merhamet etmez veya senin istirhamlarını (yalvarmalarını) işitmez. Muhabbet ettiğin şahıs da, ya seni tanımaz veya muhabbetine tenezzül etmez. Binâenaleyh havfın ile muhabbetini dünyadan ve dünya insanlarından çevir. Fâtır-ı Hakîm’e (hikmetli yaratıcı olan Allah’a) tevcîh et (yönlendir) ki, senin havfın O’nun merhamet kucağına atılmak da, çocuğun annesinin kucağına atıldığı gibi, lezîz bir tezellül (lezzetli bir eziklik) olsun! Muhabbetin de saâdet-i ebediyeye vesîle olsun!” (Mesnevî-i Nûriye, Şemme, 192)