Hizmet amaçlı bir toplantı için Aksaraya sabah otobüsle gitmiş toplantıya katıldıktan sonra ikindiye yakın bir saatte de geri dönüyordum.
Otobüs yolculukları eğer yalnız iseniz düşünce ve inançlarınızı birileri ile paylaşma açısından gayet verimli geçmektedir. Mutlaka yanınıza biri oturacaktır. Eğer şayet bu kişi genç ise amaca daha kolay ulaşırsınız. Dimağı taze henüz fazla bozulmamış olduğundan anlatacaklarınızı anlaması daha kolay olmaktadır.
Malum din bir nasihattir diyor Peygamberimiz (sav). O nedenle her fırsatı değerlendirmek de her Müslümanın vazifesidir.
Bu yolculuğumda yanıma bir üniversite talebesi oturmuştu. Bu kişi ile Ankaraya kadar konuşma ve fikir alışverişi yapma imkânı doğacağından memnundum.
Yolculuk başladıktan sonra hemen ilk hamle, "hayırlı yolculuklar" dileyerek başlıyor. Haliyle tanışma faslı, hangi okulda okuduğu ve nerde kaldığı üzerine sohbetimiz devam ediyor. Öğrenci biraz dindar ise mutlaka bir cemaat evinde kalıyor demektir. Bu yol arkadaşım da bu özellikleri taşıyordu. Talebe idi, bitirince matematik öğretmeni olacaktı ve cemaat evinde kalıyordu.
Ben onun durumunu öğrenince o da bu arada benim nasıl bir kişi olduğumu öğrenmiş oluyor. Güven duyması ve beni dinlemesi için bu gerekli. Sohbet uzayınca konu hizmetler üzerine odaklanmıştı. Yol arkadaşım cemaatinden aldığı moralle yaptıkları ve yapacakları hizmetleri anlatmaya başlamıştı, ayakları yere değmiyordu adeta uçuyordu, morali o kadar yüksekti ki, sanırsınız dünyayı fethedecek. Türkiyedeki talebe potansiyelinin yüzde otuzuna ulaştıklarını, hedeflerinin yüzde elliler olduğunu, her ilde bir üniversite kuracaklarını sadece kendi semtlerinde Maltepede üç talebe evi açacak kadar malzemelerinin olduğunu kiralık yer bulmaları halinde hemen açacaklarını, kendisi mezun olduğunda dış ülkelerden birine gönderileceğini ve orada öğretmen olarak hizmet edeceğini anlatıyordu.
Ben onun bu şevk dolu anlatımını takdirle biraz da endişe dolu dinliyordum. Konuşması bitince kendisine bir soru yönelttim.
-Küçük hedeflerin var mı? diye sordum. Bu soru karşısında şaşırdı, küçük hedef de ne demek oluyordu. Şaşkınlık içinde yüzüme bakınca izah etme ihtiyacı duydum.
-Bak dedim, epeydir büyük hedeflerinden bahsediyorsun. Oysa insanın bir de küçük hedefleri olmalı. Mesela benim küçük hedeflerim var.
-Nedir onlar?
-Ben zamanı namaz vakitlerine bölerim veya en fazla günlük değerlendiririm. Şu anda ikindi vakti giriyor. Benim küçük hedefim ikindi namazını kaçırmamak, eğer otobüsün durmayacağını öğrenirsem kaptana teklifte bulunacağım durması için. Sonra benim bir diğer küçük hedefim akşam namazı vaktinde muhtemelen Aştide (otogar) olacağımdan oradaki camide kılmayı planlıyorum. Eve ulaşınca çocuklarıma bir şeyler götürmeliyim. Akşam, semtimizde veya başka bir semtte ders var mı? Var ise oraya gidebilmenin planını yapıyorum. Giderken götürebileceğim herhangi bir tanıdık var mı? Ona bakacağım. Ayrıca, günlük yarım saat imanımı yenileyecek, itikadımı kuvvetlendirecek kitaplardan okurum bugün bu toplantı nedeniyle okuyamadım. Yatmadan önce okuyabilir miyim? Ona bakacağım. Akşam yemeği ve yatsı namazı da sonraki planlarım içinde, yatmadan önce yapmam gereken başka işler var mı? Var ise onları yapmaya çalışacağım. Bir dostumu aramak gibi, hal hatır sormak gerekiyorsa sormak gibi. İşte değerli yol arkadaşım benim küçük hedeflerim bunlar. Senin böyle hedeflerin var mı?" dediğimde küçük hedeflerden kastımın ne olduğunu anladın sanırım. Hemen cevap verdi.
-Var tabi ben de namazlarımı kılıyorum. Gerçi bazen sabah namazlarını kaçırıyorum ama olsun diğerlerini kılarım. Her gün kitap okumasam da fırsat buldukça kitapta okurum. Öyle küçük hedef diye önüme koymuyorum ama bu dediklerini zaten yapıyorum" diyerek "bunlar da hedef mi" demeye getirdi. Ne demek istediğini çok iyi anlamıştım. Şevk dolu, heyecan dolu bu anlatımlarının yanında bir vakit namazın ne önemi vardı ki(!), bir okul yapmak, bir dershane açmak, bir üniversite kurmanın yanında bunların hesabı bile olmazdı.
-Bak dedim değerli yol arkadaşım. Allahın huzuruna çıktığımızda bizden sorulacak ilk sorular bu küçük hedefler üzerine olacaktır. Önce inancımız ile ilgili sorular gelecek, arkasından ibadetlerimiz ile ilgili sorular, arkasından eğer bu büyük hedeflerde görev almış isek en sonunda onlarla ilgili sorular gelecektir. Şayet görevli isek!.. Bu nokta önemli görevli değilsek mantık gereği soru gelmeyecektir.
O nedenle şahsen benim için geçirdiğim namazlar çok önemlidir. Çünkü, bu ibadetler farz ibadetlerdir. Belki, hizmet ederken nafile ibadetlerinde erteleme ve ihmal etme sözkonusu olabilir. Ama, farzlarda erteleme veya ihmal mümkün değildir. O boşluğu hiçbir ibadet dolduramaz. İmanıma kuvvet verecek olan bu tür ibadetler ve imani dersler en büyük hedef olmalıdır. Bu yapılırsa zaten arkası gelir o saydığın büyük görünen ama aslında küçük olan hedefler de kendiliğinden gerçekleşmiş olur.
Evet, ecel belli olmadığından hedef listemizin ilk sırasını içinde bulunduğumuz vaktin vakit namazı olmalı, gidilecek ders varsa ders olmalı ve ziyaret edilecek bir dost varsa o olmalı, ödememiz gereken bir kul hakkı varsa, birini kırmış isek onu düzeltmek olmalı ki, büyük hedeflere zaman kalsın.
Yol arkadaşımın aklına yatmıştı. O da bundan sonra küçük hedeflere öncelik verecekti. Yolculuğumuz bu minval üzere devam etmişti. Küçük hedeflerimden birini böylece gerçekleştirmiş idim.
Cenab-ı Allaha bana bunu yapma fırsatı verdiği için de şükretmiştim.