"Sen büyük bir ahlak üzerindesin" (Kalem Suresi, 4)
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) kutlu bir din ve dosdoğru bir yol ve güzel bir ahlâk üzerinde gönderilmiştir. Ve Allah O'nu kıyamete kadar bütün insanlığa peygamber ve hayata en câmi bir rehber kılmıştır.
O’nun yaşadığı ve emrettiği Kur’ân ahlâkını satır başlarıyla tesbitten önce Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin O’nunla alakalı veciz ifadesine kulak verelim :
“İşte âsar ve siyer ve tarih-i hayatı, hatta a’danın şehâdetleriyle Zât-ı Peygamberde vücûdu muhakkak olan ahlâk-ı âliyenin kesret ve ihata ve tecemmu-u imtizacından tevellüd eden, izzet ve haysiyetten neş’et eden şeref ve vakar ve kibr-i nefs (Zatının, kendi öz varlığının büyüklüğü) ile – melekler, şeytanların ihtilat (Karışmak, karışıp görüşmek) ve istiraklarından (Sirkat etmek, çalmak, hırsızlık etmek) tenezzühleri (Her türlü kusur ve noksandan uzak ve temiz oluşları) gibi - sırr-ı tezada binaen, ahlâk-ı âliye dahi hile ve kizbden tereffu’ (yükseğe çıkmak, yukarı kalkmak) ve tenezzüh ve teberri ederler. Hem de hayat ve mayeleri (Asıl, esas, maya) makamında olan sıdk ve hakkaniyeti tazammun ettiklerinden, şu’le-i cevvale (Dâimâ hareket halinde olan Parıltı, ışıltı, alev, ateş alevi ) gibi nübüvveti lemean (Parlama, parıldama) ediyor.” (Âsâr-ı Bediiyye, Şuâât-ı Mârifetü’n-Nebî)
Özetle O’nun (asm) sahip bulunduğu üstün vasıflarından bir kısmını şöyle sıralayabiliriz:
- Mütevâzi idi, fakat zelil değildi.
- Cömert idi, müsrif değildi.
- Huyu yumuşak, arkadaşlığı güzel, yüzü güleç idi.
- Zengin-fakir herkesin elini sıkar, asla ayırım gözetmezdi.
- İlk defa selam veren O olurdu.
- Zaman zaman güzel şakalar yapardı.
- Akrabadan ilgisini asla kesmezdi.
- Çocukları sevindirir, onlara selam verirdi.
- Asla ve kat’a menfaatperest değillerdi.
- Emanete asla ihânet etmezdi.
- Herkese şefkatli davranırdı.
- Evde köpek bulundurmamayı emrederlerdi.
- Kin beslemez, daima affedici olurdu.
- Beş şeyden Allah’a sığınırlardı: Korkaklıktan, cimrilikten, kötü yaşayıştan, kalp fitnesinden, kabir azabından.
- Zemzem ikram etmeyi çok severlerdi.
- Yaratılışı itibariyle asil idi.
- Mahzun ama asık suratlı değildi.
- Rahatsızlık hissettiklerinde; ihlas, Felak ve Nas surelerini okur, vücuduna meshederdi.
- Besmele ve hamdele hep sözlerinin başında yer alırdı.
- Herkese şefkatli davranırdı.
- Tedbirlerini muntazaman alırdı.
- Gülüşü tebessümden ibaretti, kahkaha ile gülmekten hayâ ederdi.
- O, çok güzel ve akıcı konuşurdu, sözleri gönülleri alır, ruhları cezbederdi.
- Asla dedikodu etmez ve boş şeyler konuşmazdı.
- Her zaman güzel kokardı, kokusu adeta gülü andırırdı.
- Dişleri beyaz ve bakımlıydı.
- Diş fırçasını (misvak) ve tarağını daima yanında taşırdı.
- Giyecek olarak en çok beyaz rengi tercih ederdi.
- Bir yere yöneldiğinde bedeniyle döner, asla başını çevirerek bakmazdı.
- Yürürken hızlı yürürdü, Ona yetişmek zordu.
- Edebinden yokuş iner gibi önüne eğik olarak yürür ve etrafına bakmazdı.
- Mübarek yüzü ayna gibi parlardı.
- O, âlemlere rahmet olarak gönderilmişti.
- O, Allah’ın kulu ve elçisiydi.
- O, Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v) idi.
Güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildiğini ifade buyuran ve Hz.Âişe (r.anha)’nin ifadesiyle “ahlâkı Kur’ândan ibaret olan” en ekmel Zâta benzemeyi, O’nun ahlakını yaşantımızla yansıtmayı, ne kadarını aksettirebildiğimizin şuuruna varmayı, O’nu gönderen Zât-ı Vâcibü’l-Vücut’tan niyaz ve istirham ediyoruz.
aksoyismail06@gmail.com