* Diyorsunuz ki: İHH plan yaptı. Amacı İsrail’i sıkıştırmaktı...
Ben de diyorum ki: Evet, öyleydi. Ne sakıncası var? Ambargonun acımasızlığını ortaya çıkarmak da bir tür yardım değil midir?
* Diyorsunuz ki: İHH’nin milletten para toplama yöntemiyle Deniz Feneri’nin para toplama yöntemi aynı...
Ben de diyorum ki: Yöntemin aynı olması bir suçlama nedeni olabilir mi? Elinde bir kanıt varsa koyarsın ortaya...
* Diyorsunuz ki: Bunlar nasıl yardım gönüllüsü? Şehit olmaya gittiklerini söylüyorlar...
Ben de diyorum ki: “Dünyaca meşhur İsrail saldırganlığına maruz kalarak can verirsem şehit olmuş olurum” demenin neresi tuhaf? Ayrıca dini motivasyonla yardım gönüllüsü olunamaz mı? Yardıma giderken ille de gitar mı çalmak gerekiyor?
* Diyorsunuz ki: Gemi almak İHH’nin görevi mi?
Ben de diyorum ki: Bir yardım kuruluşu abluka ve ambargo altında tutulan insanlara yardım götürmek için gerekirse uçak bile alır.
* Diyorsunuz ki: İHH’nin gemilere çocukları almasının arkasında ne var?
Ben de diyorum ki: Çocukları bu işlere alet etmeyebilirdi. Ama oradaki amaç, “Çocuklarımızla gidiyoruz, amacımız olay çıkarmak değil” mesajını vermekti.
* Diyorsunuz ki: Ölümlerde İHH’nin hiç mi sorumluluğu yok?
Ben de diyorum ki: Sivil pasifist örgütler, ölümü göze alarak riskli eylemler yaparlar.
Bize ne elin Arap’ından mı?
PEKİ o zaman söyle bakalım:
Bize neydi “elin Vietnamlısı”ndan?
Neden meydanlara dökülüp “Bir iki üç/Daha fazla Vietnam” diye haykırdık. Neden “Ho Amca”ya bin selam sarkıttık?
Neden Beyaz Ordu’nun üzerine yürüyen orduyu hâlâ marşlarla anıyoruz?
Neden Şili’de halkın katili faşist cuntayı lanetledik?
Neden Rus tankları Kâbil’e doğru ilerlerken isyan ettik?
Neden Bosna için kahrolduk, Çeçenya için mahvolduk.
Irak’ta dökülen kan da “elin Arap’ının kanı” idi, neden mesele ettik?
11 Eylül’de “elin Amerikalısı” öldürüldü, niye patırtı kopardık?
İkinci Dünya Savaşı’nda “elin Yahudi’si” soykırımdan geçirildi, neden hâlâ vicdanımız sızlıyor?
Neden hâlâ Che idolümüzdür?
Neden Fidel’in zaferini kendi zaferimiz gibi görüyoruz? “Bize ne elin Kübalısı”ndan?
“Elin Arap”ının sorunu, sadece diğer elin Araplarının sorunu ise...
Neden gencecik İngiliz kızı Rachel Corrie, İsrail buldozerleri altında can verdi?
Ona neydi “elin Arap”ından?
Bülent Yıldırım El-Kaide’ye yakınmış
GEMİ eylemini organize eden İHH Başkanı Bülent Yıldırım’ın yurda döner dönmez yaptığı basın açıklamasını baştan sona can kulağıyla dinledim.
Çok delikanlı, çok mert, çok şeffaf, çok bilgilendirici, çok açık bir şekilde kendisini ifade etti.
Dili sivil bir dildi... Yaklaşımı evrenseldi... Üslubu insancıldı... Bakış açısı genişti... Vurgusu uluslararası dayanışmayaydı...
Ve bütün bu özellikleriyle İsrail’in “Bunlar El-Kaide’ye yakın” suçlamasını tuzla buz etti.
Özellikle şu yaklaşımın altını çizdim:
“Eğer İsrail’in konumunda Müslümanlar olsaydı, Filistin’in konumunda da Yahudiler olsaydı, ben yine her şeyi göze alarak o yardım gemilerini Filistin’e ulaştırırdım.”
Söyleyin bakalım:
Sizce de bu yaklaşım El-Kaide’nin yaklaşımına mı benziyor?
Türkiye işte böyle bir yer
DURUN bir dakika!
Burası krallık değil... Emirlik değil... Ortak duyarlılık adı altında bütün tellerin aynı çalmak zorunda olduğu bir kâbus memleketi değil...
Çok şükür ki...
Burada “Gemiler nereden alındı?” diye sormak da serbesttir, “Benim bağışımla alındı, sana ne?” demek de...
Çok şükür ki...
Burada “Gidişattan kaygılanıyorum, Türkiye çok zor durumda kalacak” demek de serbesttir, “Türkiye İsrail’e diz çöktürdü” diye gaz vermek de serbesttir.
Çok şükür ki...
Burada “İsrail’in de haklı olduğu yanlar var” demek de serbesttir, “İsrail baştan sona haksız” demek de...
* * *
Kısacası...
Son günlerde artan duyarlılık nedeniyle hiç kimse burayı, azıcık kuşku belirtenlerin, azıcık kaygı duyanların, “Vay sen yoksa Siyonist rejimin uşağı mısın?” diye üzerlerine çullanıldığı bir Ortadoğu ülkesi sanmasın.
Hürriyet