Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Hicr Suresi 45-50. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
45 . Şübhe yok ki takvâ sâhibleri, Cennet bahçelerinde ve pınar başlarındadırlar.
46 . (Onlara:) “Oraya (o Cennete, sekiz kapısından) selâmetle ve emniyette olan kimseler olarak girin!” (denilir).
47 . Artık onların kalblerindeki kinleri (ve bütün kötü hisleri) söküp atmışızdır,(hepsi de) kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıya (oturmakta)dırlar. (1)
48 . Orada onlara hiçbir yorgunluk dokunmaz ve onlar oradan çıkarılacak kimseler değillerdir.
49 . (Habîbim, yâ Muhammed!) Kullarıma haber ver ki, şübhesiz ben, Gafûr (günahları çok bağışlayan)ım, Rahîm (onlara çok merhamet eden)im!
50 . Bununla berâber şübhesiz ki azâbım, o (pek) elemli azabdır!
1- “Ehl-i Cennet elbette arzu ederler ki, dünya mâcerâlarını tahattur etsinler (hatırlasınlar) ve birbirine nakletsinler; belki o mâcerâların levhalarını ve misâllerini görmeyi çok merâk ederler. Elbette, sinema perdelerinde görmek gibi o levhaları ve o vâkıaları (hâdiseleri) müşâhede etseler (görseler) çok mütelezziz olurlar (lezzet alırlar). Mâdem öyledir, herhâlde dâr-ı lezzet ve menzil-i saâdet (saâdet yeri) olan dâr-ı Cennette (Cennet yurdunda), عَلٰي سُرُرٍ مُتَقاَبِل۪ينَ [Tahtlar üzerinde karşı karşıya (oturmakta)dırlar] âyetinin işâretiyle, sermedî (ebedî) manzaralarda, dünyevî mâcerâların muhâveresi (sohbeti) ve dünyevî hâdisâtın manzaraları Cennette bulunacaktır.” (Tılsımlar, 24. Mektûb, 74)