Eskiden kısa fıkralar, ibretli hatıralar gazetelerde sıkça yer alırdı.
Kıssa mesel anlatımları çok kadim ve değerli edebiyat örnekleridir. İnsan hayatı, bu veciz hikaye, atasözü, mesel, masal hatta türkülerdeki süzülmüş manalarla şekillenirdi. Bu kaynakları kurutmadan günümüz idrak, kavrayış, kanal ve iletilerine yüklenip yeniden üretilmeli.
***
Bir yaz günü ikindi üzeri pencereden bakıyordum. İkindi güneşinin ışıklı huzmeleri gözönümde yukardan aşağı süzülüyordu. Sanki gökten aşağı sarkıtılmış nurlu ve şeffaf bir halıya benziyordu.
Birden gözüm sol taraftaki 15 katlı apartmanın çatısına kaydı.
Baktım bir şahin yere doğru dikkat kesilmişti. Bakarken birden 120 derecelik bir açıyla süzülmeye başladı. İster istemez takip ettim hedefinde bir çift üveyik (kumru) vardı. Üstadın hüdhüd dediği şehir kuşu.
Tam yakalanacaklardı ki havalanıverdiler. Bence şahinin gölgesini veya hışırtısını hissettiler. Bilenler bu insani kuşların hassas ve dikkatli yapısını bilir. Ama şahin hiçbir şey olmamış gibi apartmanın günısı kazanının tepesine yine tünedi. Göreve devam!.
***
Bir gün yolda yürürken bir kedinin hali dikkati mi çekti. Duvarın dibinde bir hedefe kilitlenmiş, gerilmiş yay gibi bekliyordu. Yanından geçtiğim halde bana aldırmaması dikkatimi çekti. Ben de ona dikkat kesildim. İlerde kuşlar vardı onlara odaklanmıştı. Odaklanması sürerken fotoğrafını çekmek için yaklaştım. Beklemediğim kadar yaklaştığım ve beni gördüğü halde takmıyordu bile.
Görevine engel olmamak ve mahrem alanına girmemek için daha fazla yaklaşmadım. Uzaklaştım.
***
Adamın teki günlerdir bir şey düşünüyordu. Adeta takmıştı. Ama imkansız bir şey gibiydi.
Bu sabit duygular içindeyken hiç gitmediği uzak bir camiye gitti. O gece mübarek gecelerden bir geceydi. Şehrin müftüsü de gelmiş vaaz ediyordu. Hemen kafasında şimşek çaktı.,
Programdan sonra zor da olsa müftüye ulaştı. Tebrik ve kendini tanıttıktan sonra kafasındakini söyledi.
Müftü bey yarım ağız, isteksiz, "makamıma gel görüşelim" dedi.
Adam ertesi gün O'na (cc) yakara yakara müftülüğün yolunu tuttu. Elinde antepfıstıklı lokum ile Rusça iki küçük Risale vardı. Müftü bey, "hocam bu dediğin imkansız bir şey" dedi. Fakat konuşmaları sürdü.
Sonuca gelirsek adam turistik şehrin 3 tarihi camiinde 3 gün 3 bine yakın 4 dildeki Risale-i Nurları 4 dilde turistlere hediye şeklinde dağıttı.
***
Çok meşhur ve çok yaşlı bir yazar köşesinde Nurcular aleyhine yazı döşenmişti. Adam çok üzüldü.
Sonra O'na (cc) sığınıp bir yazı döşendi yazara gönderdi. Ama adamın yazardan beklentisi sıfırdı. Yazdıklarını düzelteceğini hiç beklemiyordu. Hatta daha kötü şeyler yazacağından korkuyordu.
Bir gün yazarın köşesine baktı ki yazdıklarını tavzih edip özür diliyor. Sonraki bir yazısında ise, Üstad Said Nursi ve talebelerinin hizmetini övüyordu.
Yazısının altına da şunları yazmıştı.
"Genç adam benim eleştirilerime bakma, beni eleştirmeye devam et."
İyi dinlenmeler...