Herkes Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un "tarihî" konuşmasındaki yarım yamalak "açılım"ları tartışıyor.
O konuşmada "cemaatler"e ilan-ı harp vaziyeti de yok muydu?
Biraz da onu tartışalım.
* * *
Başbuğ "cemaatler" diyor, ama siz onu Gülen Hareketi anlayın.
Genelkurmay Başkanı bu harekete fena halde takıntılı.
"Güç kazanımı ile sosyal ve siyasi hayat üzerinde ağırlığını koyma arayışı"ndan şikayet ediyor bu hareketin.
Göreve geldiği gün yaptığı konuşmada da, "giderek güçlenen bazı cemaatler"in "ekonomiyi yönlendirmeye, sosyo-politik yaşamı biçimlendirmeye" çalıştıklarına dikkat çekmişti.
"Toplumun dönüşümünde öncü rol askerindir" diyen bir genelkurmay başkanıyla karşı karşıya olduğumuzu hatırlayalım ve soralım:
Sosyal hayatı kendi dogmaları doğrultusunda yölnedirmek için birçok toplum mühendisliği projesi geliştiren, ülke yöetimine defaatle el koyacak kadar siyaseti yönlendirme meraklısı olan ve Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) vasıtasıyla inşaatçılıktan sigortacılığa, benzincilikten bisküviciliğe kadar envai çeşit ticari faaliyetin içinde yer alarak (hatta düne kadar bankacılık bile yaparak) ekonomik hayatın göbeğine yerleşen Türk Silahlı Kuvvetleri'nin genelkurmay başkanının, "Bu işte bir yanlışlık var, ordunun sivil alanlara bu kadar müdahil olması doğru değil" diye özeleştiri yapacağı yerde, sivil bir hareketin sivil alanlardaki sivil faaliyetlerini 'sosyo-politik ve ekonomik hayatı yönlendirme çabası' diye eleştirmesi biraz tuhaf kaçmıyor mu?
Biraz değil; çok, çok, çok tuhaf kaçıyor!
* * *
"Ama efendim, o cemaatin öyle bir yönlendirme çabası gerçekten var..."
Varsa var!
Demokratik bir ülkede şu veya bu sivil grubun şu veya bu maksatla sosyo-politik ve ekonomik hayatı hukuk dairesi içinde yönlendirmeye çalışmasından daha tabii bir şey olamaz.
'Toplumun dönüşümünde öncü rol askerindir' gibi bir saplantı içinde değilseniz, bunu normal karşılarsınız.
Ha, güç kazanmaya çalışan bir gruptan hoşlanmayabilirsiniz tabii.
O takdirde o gruba karşı meşru zeminlerde mücadele verirsiniz.
Meşru ve ille de sivil!
Bu husuta askere söz düşmez.
Sivil hayattaki bir mesele, askerin mücadele konusu olamaz.
Genelkurmay Başkanı "hukuk devleti kapsamında" bir mücadele sözü verse de olamaz.
Olmamalı!
Yeni Şafak