Orhan Pamuk’un yeni romanı piyasaya çıktı. Veba Geceleri. Albert Camus’un Veba’sını çağrıştırıyor. Korona günlerini anlatıyormuş. Kırk yıldır böyle bir roman yazmak hayali varmış. Korona Günlükleri’ni imkanım olsaydı gönderirdim ama tanrıya ulaşmaktan daha müşkil Pamuk’a ulaşmak. Her birinin burnu Kaf Dağı misali havada. Tevazu, mahviyet, alicenaplık denen hasletler avam dışında kimsede temessül etmiyor. Mesele edebi kumaşın kalitesinden daha çok bir piyasa meselesi, bir pazarlama meselesi.
Cevdet Bey ve Oğulları, Sessiz Ev, Beyaz Kale, Kar, Kara Kitap, Benim Adım Kırmızı, İstanbul Şehir ve Hatıralar, Öteki Renkler, Masumiyet Müzesi okuduğum kitapları. Cevdet Bey ve Oğulları ilk romanı ama lüzumsuz. Kara Kitap ve Beyaz Kale keza mat ve ışıltısız. Kar’ın siyasi değinileri anlamlı. Pamuk’un baş eseri ve aynı zamanda Nobel almasına vesile olan tek eseri Benim Adım Kırmızı. Doğuda ve Batıda roman sanatında bir ilk bu eser. Hem konusu hem tekniği açısından. Konu minyatürler ve nakkaşlar olduğundan sanat tarihi ile çok yakından ilgisi var. Bunu yazmak için on yıl kütüphanede İran ve Türk minyatürlerini araştırdığını söyler Pamuk. Beyaz Kale gibi intihal değilse eğer eserin büyük bir emek mahsulü olduğu çok açık.
Masumiyet Müzesi serapa sanat damlayan bir eser. İçinde hayatın hiçbir gerçeği yok, efsunlu sanat var sadece. İstanbul Şehir ve Hatıralar çok leziz bir kitap, bütün lezzetini Tanpınar'ın Beş Şehir’ine borçlu. Ama Tanpınar’da bugünkü küresel ölçekteki bütün şöhretini Orhan Pamuk’a borçlu. Pamuk Öteki Renkler’de Tanpınar’a “benim üstadım” dediği ve büyük bir sitayişle yad ettiği için Huzur ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü birçok yabancı dile tercüme edildi. Tuhaftır, Öteki Renkler’de Yahya Kemal, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Tanpınar, Oğuz Atay var ama Peyami Safa, Kemal Tahir, Sabahattin Ali, Necip Fazıl yok. Belki de bunları okumadığı için yok.
Orhan Pamuk’u üniversal yapan edebi maya mı, ideoloji mi tam bilmiyorum. İhtimal ikisinin de payı var. İlber Ortaylı Pamuk’un Türkçesi’nin berbat olduğunu söyler. Bu çok öznel bir hüküm ve Türkçe’den ne anladığımıza bağlı. Elbette üslup itibariyle Peyami Safa, Sabahattin Ali, Tanpınar’a yetişemez Pamuk ama bu dilinin berbat olduğu anlamına gelmez. Hele eserleri birçok dünya diline tercüme edilen biri için bu yargı tamamen buharlaşır. Tercümelerde üslup ve dil yazardan çok mütercimindir çünkü.