Bu köşeyi takip edenler hatırlar. Rahmetli Niyazi Kumandaş Âbiyi, vefatından dört ay kadar önce, "Trabzon'da Âlim ve Fazıl Bir İnsan Niyazi Kumandaş" yazımızla, bazı güzel paylaşımlarına da yer vererek anlatmaya çalışmıştık. O yazıdan birkaç ay sonra ise, Eskişehir'den, onun âni vefat haberini almıştık. Niyazi Âbinin bu âcizin dünyasında, başka bir yeri vardı. Ve bu âni vefat, bu âcizin sanki yarı dünyasının ayrılmasına sebep oldu.
Sonra, onun Eskişehir'de oturan büyük kerimesi sevgili Nuran, beni arayarak "Habib abi babamın epeyce bir kitabı ve notları var. Bunların iyi değerlendirilmesi ve yerini bulması için, bize yardımcı olmanızı ve bunları size vermeyi istiyoruz" demişti. O gün geldi ve muhtereme eşi Mevlüde Abla ve Nuran, Trabzon'a gelince, beni haberdar ettiler. Niyazi Âbinin başta Risale-i Nurlar ve diğer kitaplarını birkaç koli ile bana teslim ettiler. İslam hukuku ve tarihinden ilmihâle; tefsirden siyere, bana intikal eden bu manevi değeri büyük mirastan, Niyazi Âbinin bazı notları da çıktı. Ne notlar ama!
Zaman zaman benimle de paylaşmıştı bunları. Ama bunların içinde, şimdi hiç değiştirmeden paylaşmak istediğim biri var ki hayatı boyunca da bu yazdıklarını tatbik etmeye çalıştığına şahidiz. Buyurun, örnek bir mü'min ve bir nur talebesi, nasıl olmalıymış bir kulak verelim.
YALNIZ BU GÜN/BU SAAT/ŞU AN
-Dem, bu demdir, dem bu demdir, dem bu dem...
-"...Hakiki ömrünü bulunduğun gün bil!"
Hatta şu saat, şu an. Gün bugün, dem bu demdir. Ne yapacaksan bugün, bu saat, şimdi yap. Tehir etme. Üşenme, vazgeçme. Her anını faydalı ve dolu dolu yaşa! Zira sermayen olan hayat, ömür durmuyor, akıyor, gidiyor. Hatta adeta uçuyor. Ömür dakikaları nasıl yaşarsan, öyle avdet edeceklerdir sana.
Bugün son günün olsa -ki olabilir- ne yapardın? İşte, şimdi onu yap. Son günün, son saatin, son işin, son namazın, son sözün... olabilir.
"Bugün sen iki kabrin -mazi müstakbel- arasındasın. Artık sen bilirsin!
Öyleyse, elinde olan sadece içinde bulunduğun şu andır, şimdidir. Büyüklerin ifadesiyle bir "an-ı seyyaleden" ibarettir. Agâh ol!
"Nisyan-ı nefis içinde, nisyan etme!" Nefsini huzuzat ve ihtirasatta unutmak, mevtte ve hizmette düşünmek düsturunu, düstur-u hayat et!
Cihad-ı Ekber! Lisan-ı hal ve kal ile tebliğ ve irşat! "Nefsini ıslah etmeyen, başkasını ıslah edemez."
BUGÜN/ HER GÜN
- Beş-yedi saat uykudan sonra, derhal saat ilk çaldığında kalk. Zaruri işler ve ihtiyaçlardan (temizlik, yemek... vb.) sonra derhal ders, namaz, evrad, ezkar, tesbihat, istiğfar, salavat, tebliğatla iştigal.
- Namazları, -bilhassa sabah namazını- vaktinde ve dünyaya veda namazı gibi ve muhsin olarak... eda! Namaz arkasında tesbihatları ve dersi... ifa!
-Her gün, en az bir-iki namazı cemaatle kıl.
Bugün/ her gün, en az iki üç yaprak Kur'an, Cevşen oku.
-Bugün/her gün, Risale-i Nur'dan, asgari 5-10 sayfa oku, derse iştirak et, mümkünse birini derse götür!
-Risale-i Nur'un meslek ve meşrebinin dört unsurunu (acz, fakr, şefkat, tefekkür, şevk) ve Risale-i Nur talebeliğinin şartını, bu kısa tarıkın evradını, her gün hatırla ve ifa ve ittiba et! (Eda-i feraiz, terk-i kebair, ittiba-i sünnet, namazı tadil-i erkân ve tesbihatı ile eda.)
- İhlas, uhuvvet, hizmet düsturlarına azamî riayet. (İlgili risale ve bahisleri sık sık oku)
-Bazı sure, âyet meal ve tefsirleri, hadis-i şerifleri oku ve kısmen ezberle. Bilhassa Elmalılı Tefsiri 9. Cilt Tezkirat, mealli cevşen, benim derlediğim notlar ve fotokopilerden, Risale-i Nur'dan bazı cümleleri ve Sözler'den vecizeler ezberle, hafızayı kuvvetlendir.
Not: Niyazi Abi, Elmalı Tefsirini çok takdir eder ve okurdu. Merhum Kırkıncı Hocadan nakille "Osmanlı'da bile böyle tefsir yazılmamış" derdi.
-Siyer-i Nebi, peygamberler tarihi, sahabe hayatları okumaları, İslam büyüklerinin menkıbeleri, üstadın hayatı, hatıralar, Risale-i Nurlar ile ilgili yazılmış kitapları oku.
-Bir anda yalnız bir işle, dersle, kitapla ilgilen; meşgul ol, ona müteveccih ol. (Bazı bahisleri sık sık ve tekrarla oku.) (Birçok bahsi, kitabı, bir defa okuyarak unutmaktansa, bir dersi, kitabı birkaç defa veya sık sık tekrar etmek daha faydalıdır.) Umuma el atan, umumdan olur.
-Bugün vücudun sıhhati, zindeliği için lüzumlu beslenme, hareket, idman ve dinlenmeyi yap.
-Bugün her türlü seyyiattan, malâyaniyattan azâmi içtinap. Kırıcı, haşin, sert, hiddetli, tenkitçi, alaycı, palavracı, inatçı, kırıp dökücü... olma. Bilakis, bugün sabırlı, mülayim, halim selim, azimli, gayyur, kararlı, affedici, müşfik, mütevazı, mütebessim, taltifkâr, teşvikkâr, müteşekkir, cesur, cömert, müteşebbis, muteyakkiz, muktesit, kanaatkâr, ciddi... biri ol!
-Yanındakini, muhatabını iyi dinle, çöz, anla! Gerekirse yardım et.
-Planlı, programlı yaşa. İsrafın her türlüsünden, bilhassa zaman israfından içtinab et.
-Bugün namaz, ders, kıraat vs. programını kontrol et. Eksikleri tamamla.
-Bugün, her gün, kendini hesaba çek! Affetme!
-Ne-le-ri yaptın/ yapmadın? Niçin?
-Ciddi ve kat'i bir kararla (azm-i kat'i) ve "Muvaffak olacağım" inancıyla, hedefe müteveccüh olursan, (Buna hedefe kilitlenme, odaklanma, konsantre olma, yoğunlaşma gibi tabirler de kullanılıyor.) "Men talebe, vecedde vecede" sırrı ile muvaffak olursun. Evet böyle bir kararla, bütün hayatının akışını değiştirebilirsin. Değişim bir anda olur. Yeter ki o kararı ver! İspanya'yı fethe çıkan Tarık Bin Ziyad, bütün gemileri yaktırıp geri dönüş yolunu kapattı. Sen de hedefe kilitlendin mi bütün geri dönüş yollarını, yani hedefi açacak anahtarları ortadan kaldırırsan, sen de zaferi kazanırsın. Bu mümkünken ve bunu başaran binlerce insan, dünyada yaşamış ve yaşıyorken sıradan, basit bir insan olmak niye?
Öyle ise, silkin ve kalk! Artık karar ver ve harekete geç! Ne zaman? Şimdi! Zafer seni bekliyor.
Evet dostlar, son cümle "Karar ver ve harekete geç! Ne zaman? Şimdi. Zafer için hareket" icap ediyor ve mesul olduğumuz da burası zaten. Sünnetullah da gösteriyor ki menzile varanlar da harekete geçenlerden oluyor. Reçeteye uymayanlar, şifayı bekleyemez. Güzel bir son için, işte reçete! Erteleyenler ise, helak oluyor. Helak olmamak için, bu sese kulak verelim.
Selam ve dua ile.