Oruç Allah rızası için tutulur sağlık için değil

Gazeteci yazar Haşmet Babaoğlu, ramazanı anlattı:

-Ramazan dendiğinde zihninizde ne canlanır? Sizce, nedir ramazan yahut ne değildir?

Ramazan’ın bende yarattığı ilk çağrışım ikiye ayrılıyor. Birincisi, herhalde çocukluğumdan bugüne kadar varlığını sürdüren ama tarif edilmesi zor bir neşe... İkincisine gelince... Bilincimiz Ramazan’a dair ne çok şeyle doludur! Her şeyden önce Kur’an’ın indirildiği ay oluşundan kaynaklanan kutsiyet ve bereket duygusu ağır basar. Ama hepimizin derin hafızasında merkezi yer oruç ibadetine ayrılmıştır. Ramazan, “oruç ayı”dır.

-Oruç tutmak, salt yemekten ve içmekten uzak durmak mıdır?

Oruç ibadetine popüler bakış nedense “çağın ruhu”ndan çok etkileniyor. Ramazan ayında TV’leri açıp bakın; en muhafazakâr kanallarda bile, özellikle sabah programlarında orucun beslenmeye dair kutsal ve sağlıklı bir “diyet” yöntemi olarak tarif edildiğini görürsünüz. Haydi, diyelim ki işin diyet tarafını anladık. Ama ille de sağlığı vurgulayan ve bu vurguyu sağlıklı bir şey olarak değerlendiren TV ilahiyatçılarına şaşırıyorum. Allah rızası için sakınma ve nefs terbiyesi ile modern sağlık algısını özdeş tutmak ne ibadetten ne de imandan hiç anlamamak demektir. Kaldı ki sakınılacak şeyler sadece yiyecekler değildir. Fakat kötü eylemden sakınmak, aç kalmaktan çok daha zordur ve güçlü bir “duruş” gerektirir.

-Sizce Ramazan’la birlikte özellikle de ‘yardımlaşma’ olgusunun belirgin bir biçimde öne çıkmasının sebebi nedir?

Toplumun sadece belli kesimlerinde oluyor bu, kendimizi aldatmayalım. İstanbul açısından ele alırsak, hemen her semtte gösterişli iftarlar yapılıyor ama yardımlaşanlar yok denecek kadar az.

-Oruç tutmanın ‘bilimsel’ olarak da ‘çok iyi’ ve ‘çok yararlı’ olduğu yönündeki yaklaşımları nasıl karşılıyorsunuz?

Bilimsel olandan oruca ne! “Çok yararlı” diye yapılan şeyle ibadetin ortak bir yanı yoktur, olamaz da...

-Bir Ramazan klasiği vardır malumunuz...

“Nerede o eski Ramazanlar!”

-Sahi sorun nerededir? Zamanda mı yoksa geçen zamanla birlikte değişen algılarda mı?

Şimdiki Ramazanlardan daha çok zevk alıyorum. Hele sahura doğru akan saatlerde dışarılarda, mesela Çengelköy’de olmak çok hoş!

-İlk orucunuzun sizin için anlamı neydi? O günü nasıl tamamlamıştınız?

Küçücüktüm ve iftarın ferahlığından çok sahurun gerilimini sevmiştim. Ah, o pilavlar ve hoşaflar!

-Ramazan ayına girildiğinde bazıları için ilginç bir biçimde Ramazan Eğlenceleri de gündeme geliyor.  Ramazanla eğlence arasında nasıl bir bağ vardır sizce? Ya da var mıdır?

Ramazanla eğlence değil ama neşe kavramı arasında sağlam bir bağ var. Fakat günümüz Müslümanları Ramazan neşesini unutmak üzereler. İbadetin aynı zamanda bir sevinç eylemi olduğuna inanmak bile istemiyorlar.

Star

Ramazan Haberleri