Bismillahirrahmanirrahim
DÖRDÜNCÜ NÜKTE
Ramazan-ı Şerifteki oruç,
nefsin terbiyesine baktığı cihetindeki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:
Nefis, kendini hür ve serbest ister ve öyle telâkki eder.
Hattâ, mevhum bir rububiyet ve keyfemâyeşâ hareketi, fıtrî olarak arzu eder.
Hadsiz nimetlerle terbiye olunduğunu düşünmek istemiyor.
Hususan, dünyada servet ve iktidarı da varsa, gaflet dahi yardım etmişse, bütün bütün gasıbâne, hırsızcasına, nimet-i İlâhiyeyi hayvan gibi yutar.
İşte, Ramazan-ı Şerifte, en zenginden en fakire kadar herkesin nefsi anlar ki,
kendisi mâlik değil, memlûktür;
hür değil, abddir.
Emrolunmazsa,
en âdi ve en rahat şeyi de yapamaz,
elini suya uzatamaz diye,
mevhum rububiyeti kırılır,
ubudiyeti takınır,
hakikî vazifesi olan şükre girer. (Ramazan Risalesi, Mektubat, Sh.389)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
RAMAZAN-I ŞERİF : Mübârek Ramazan.
HİKMET : Felsefe, ilim; gayeli olma, faydalılık.
TELÂKKÎ : Anlama, anlayış, kabul etme.
MEVHUM : Olmadığı halde var sanılan, kuruntu edilen.
RUBÛBİYET : Cenâb-ı Hakkın her zaman, her yerde ve her mahlûka muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onu terbiye etmesi ve idâresi altında bulundurması vasfı.
KEYFEMÂYEŞÂ : Kendi keyfince, keyfi nasıl isterse, başıboş.
FITRÎ : Doğuştan, yaratılıştan, fıtrata âit ve yaratılışla ilgili.
GAFLET : Dikkatsizlik, endişesizlik, vurdumduymazlık; nefsine uyarak Allah'ı ve emirlerini unutmak.
GÂSIBÂNE : Hakkı olmayan şeyi alarak, gasbederek.
MÂLİK : Sahip olan, mülk sahibi; Allah
MEMLÛK : Köle, kul, esir; bende, hizmetkâr.
ABD : Kul,köle.
UBÛDİYET : Kulluk, kölelik, kul olduğunu bilip Allah'a itaat etme.