Zeynep Kaçmaz'ın haberi:
Allah'a olan teslimiyetiyle dikkat çeken ve onu takip edenlere hep İslam'ın güzelliklerini anlatan Hekimoğlu İsmail, her yazısını, her makalesinin sevgili diye tarif ettiği İslam'a hasrediyor. 1956 yılında gittiği Teksas'ta bir Ramazan'ı bisküviyle geçirmeye kararlıdır. Ona mürteci derler, soruşturma açarlar. Yılmaz, 'Notlarıma bakın.' der ve inandığını yapar.
'Minyeli Abdullah' romanıyla Türk edebiyatının unutulmaz isimleri arasında yer alan ve Hekimoğlu İsmail olarak bilinen Ömer Okçu'nun misafiri olduk. Gençlere önemli tavsiyelerde bulunan Hekimoğlu İsmail, Ramazan ayı ile ilgili anılarını bizimle paylaştı.
Ünlü romancı ve fikir adamı Hekimoğlu İsmail, 18 yaşına kadar kendini başkalarına, o yaştan sonra da Allah'a beğendirmeye çalıştığını söylüyor. Hekimoğlu İsmail, lise tahsilinden sonra 1950 yılında askerî okulu bitirir, sonra Amerika'da elektronik üzerine ihtisas yapar. Daha 18 yaşında iken ilk maaşını alır. O günün parasına göre 147 liradır maaşı. Bu paranın çok iyi bir maaş olduğunu ifade eden Hekimoğlu İsmail, o günleri şöyle anlatıyor: "18 yaşında bir adamım, param var, yurtdışına gidip geliyorum, kısaca imkânlarım çok fazla. 'Bunlarla ne yapacağım?' diye düşünüyorum. Elbise alıyorum, kimi rengini, kimi modelini beğenmiyor. Ayakkabı alıyorum, beğenen de var beğenmeyen de. Yani insanların elinde oyuncak oldum. Düşündüm, bir şey bulmalıyım. Ona tabi olmalıyım. Ve onu buldum; İslamiyet. 18 yaşına kadar kendimi insanlara beğendirmeye çalışıyordum, 18 yaşından sonra da Allah'a beğendirmeye çalıştım."
Hekimoğlu İsmail, 18 yaşında aynı zamanda gerçek sevgiliyi de bulur. Daha sonraki yıllarda yazdığı her kitap ve makaleyi ona ithaf eder. Başlarda kavak yellerinin estiği yıllarda, Hekimoğlu İsmail'in arkadaşlarından birçoğunun kız arkadaşı vardır. Defterlere gün boyunca sevgiliye mektuplar, nağmeler yazılır. Hekimoğlu İsmail o yılları şu sözlerle aktarıyor: "Kompozisyonları çok kötü olan arkadaşlar dahi sevgililerine mektup yazmaya başlardı. 'Allah Allah nasıl oluyor da bu kadar güzel yazabiliyorlar?' derdim. 'Ah benim de bir sevgilim olmalı!' dedim. Sevgilimi buldum: İslamiyet. Her kitabım, makalem sevgilime mektuptur."
İslamiyet'in itaat olduğunu ifade eden Hekimoğlu İsmail'e göre orduyu ayakta tutan disiplindir. Disiplinin manası kumandana itaat etmektir. İtaat kelimesi kalkarsa ordu dağılır. Allah'a itaat de olmazsa İslamiyet yok olur. Müslümanlar olduğu sürece İslamiyet de vardır ve oruç da farzdır.
Hekimoğlu İsmail, ABD'de eğitimde iken oruç tuttuğu için Türk müfettişlerin soruşturmalarına maruz kalır.
Bisküvi ile oruç tuttum
1956 yılında Hekimoğlu İsmail, ABD Teksas'a füze eğitim ve öğretimi için gitmiştir. Ramazan ayıdır, ancak yemek vakitleri iftar ve sahur saatine uymaz. Okula da dışarıdan yiyecek içecek sokmak yasaktır. Hekimoğlu İsmail, kantinden aldığı bisküviyle orucunu tutmaya başlar. Teksas çok sıcaktır ve füzeyle ilgili cihazlar da çok ağırdır. Bazı günler vardır ki gömlekleri terden sırılsıklam olur, çıkarır sıkar ve tekrar giyer. Yine de orucunu bozmaz. "Bu memlekette Amerikalı öğretim üyelerine ve kumandanlarına itaat ediyorum. Allah'ım onlara itaat edeceğim de Sana mı etmeyeceğim? Oruçlarımı tutmayı nasip et!" diye dua eder. Bayılana, ölene kadar oruç tutmak tek hedefidir. Öğle ve akşam yemeklerine gitmediğini anlayan yöneticiler, soruşturma başlatır. Aynı zamanda papaz olan profesör bir yönetici Hekimoğlu İsmail'e 'Niye yemek yemiyorsun?' diye sorar. Hekimoğlu İsmail 'Oruçluyum, 1 ay boyunca yemeyiz içmeyiz.' cevabını verir. Yönetici 'Değil yemek yememek ve içmemek, ben bira içmezsem ölürüm. Kur'an'a göre bana Allah'ı anlat!' der. Hekimoğlu İsmail İhlâs Suresi'ni izah eder.
Zaman