Bizlere bir Ramazanı daha yaşattıran Rabbimize binler şükür… Allah orucunu tutanların ve namazlarını kılanlarını ibadetlerini dergâh-ı izzetinde kabul etsin, orucu tutamayanların mazeretini kabul etsin, tutmayanları da ıslah etsin. Nefsimizin zoruna gitse de, akıl ve kalbimiz Ramazandan çok memnun idi. İnşallah bu mübarek ay bizlerin ibadet etme aşk ve şevkini arttırmıştır.
Sabrımız artmış, Allah’ın bize vermiş olduğu nimetlerin kıymetini bilmiş, açlığın ne kadar zor bir şey olduğunu anlamış, fakirlerin durumunu daha iyi kavramış isek ne mutlu bize. Acaba Yaratıcımız bizim için suları yar altından ve semalardan göndermeseydi, rengârenk meyve ve sebzeleri kuru topraktan bizlere sunmasaydı ne yapardık? Başka kim dertlerimize derman verebilirdi? Allah’ın merhameti olmasaydı insan olduğumuzdan çok pişman olurduk. Ona binler şükür ki bizi insan olarak yaratmış ve bizi İslâm dini gibi yüce bir dinin müntesibi kılmış… Elbette bu şükrün göstergesi, Onun emirleri dairesinde yaşamak ve ibadetlerimizi eda etmektir.
Şüphesiz Ramazan ayında manevî duygularımız daha çok hayatımızı yönlendirmiş, iftarlarımızı Rabbimizin nimetlerini şükrederek açmış ve Namazlarımızı daha bir huşu ile kılmış olduk. Kullarına merhamet ve şefkatle yaklaşan Hâlık-ı Kerim olan Rabbimiz oruç farzını sadece bir ayla sınırlı tutmuş, orucun süresini arttırarak bizlerin altından kalkamayacağımız bir yükü yüklememiştir. Akıllarımızın başımıza gelmesi için bir ay yeter aslında.
Oruç bitti, ama orucun bize ehemmiyetini daha fazla gösterdiği namazı kılmaya devam edeceğiz inşallah… İmandan sonra en büyük hakikat olan namaz en büyük ibadetimizdir. Ne şart altında olursa olsun günde beş vakit kılmamız gereken ve yirmi dört saatimizin sadece bir saatini ayırmamız gereken namaz ibadetinin süresi devam etmektedir. Bizler en büyük imtihanı namazla vermekteyiz…
Hayatımızı tanzim eden, günün en önemli saatlerini Rabbimizin huzuruna çıkmamızı sağlayan, bizleri bütün fuhşiyattan, kötülüklerden uzak tutan, bizlere kalb huzuru veren, insanlığımızı bize hatırlatan namaz ibadetlerimiz bitmesin. Aç kalmak dışında Ramazandaki haletimizin ömrümüz boyunca devam etmesi için namazlarımıza dört elle sarılalım mutlaka...
Ramazan bitti diye, sanki ebedî dünyada kalacakmışız gibi dünyaya sarılmayalım. Bize dünyanın fani olduğunu ve bir gün ölümün karşımıza çıkacağını hatırlatan namaz kılmak o kadar zor değil ki, bu büyük hazineden mahrum kalalım. Şeytanlar bizi aldatmasın, nefsimizin heva ve heveslerine yenik düşmeyelim. Allah’ın kelâmı olan Kur’an’da en çok emredilen, Resulüllah’ın (asm) “Dinin direği” olarak vasıflandırdığı namazı aklı başında olan hiçbir Müslüman hafife alamaz, terk edemez.
Gelin kendimize söz verelim. Hangi şartlar altında olursa olsun namazlarımızı terk etmeyeceğimizi silinmeyecek şekilde bir yere not edelim. Namaz kılmayan hainlerden olmayalım. Ölüm her an karşımıza çıkabilir, ecel celladı hiç beklemediğimiz bir zamanda ipi boğazımıza geçirebilir. O zaman pişmanlığımız hiçbir işe yaramayacak. Kabir azabı gelip çattığında, Allah’ın merhametini bize yönlendirecek ve azabı engelleyecek namazlarımız ve diğer ibadetlerimiz var olsun.
Allah bize “namaz kılın” diye emrediyor, şeytan ise “zordur, kılmayın, nefsinizin istediğini yapın” diye bizi kandırmaya çalışıyor, çabalıyor. İki ihtimal var: Ya Allah’ın emrini dinleyeceğiz veya şeytanın peşinden sürükleneceğiz. Bir insan ibadetlerini yerine getirmiyor, namazlarını kılmıyorsa, bilsin ki, şeytanın maskarası olmuştur. Bunu kabul etmese de gerçek budur…
Bu duygularla Kadir Gecenizi ve Ramazan Bayramınızı tebrik eder, Rabbimin bizlere rızası dairesinde yaşayacağımız bir hayat nasip etmesini dilerim.