Osmanlı farklılıkları böyle birarada tuttu

Hakimlerin denetimlerinden evlenme-boşanmalara, ticarî hayattan şahsî anlaşmazlıklara her konuyu kayıt altına alan Osmanlı kadı sicillerinin 15 cildi İSAM tarafından yayımlandı

Saliha Cüvelek'in haberi

Mayıs ayında 40 cilt olarak tamamlanacak külliyat, Osmanlı Devleti'nde dil, din, ırk ve kültürleri birbirinden farklı bu kadar unsurun nasıl bir arada yaşadığını ortaya çıkarıyor.

Osmanlı Devleti'nde dil, din, ırk ve kültürleri birbirinden farklı bu kadar unsur, 6 asır boyunca nasıl bir arada yaşadı? Karşılıklı ilişkileri nasıl bir seyir izledi? Geride bıraktığı coğrafyada yaşanan problemleri gördükçe pek çok milleti bünyesinde barındıran bu devletin gizemini hep merak ettik. Şimdi ise karşımızda 40 ciltlik dev bir kaynak duruyor: Osmanlı Kadı Sicilleri. İSAM (İslam Araştırmaları Merkezi) tarafından Latin harflerine çevrilerek yayımlanan 1500-1600 yılları arasında İstanbul mahkemelerinde tutulmuş kayıtlar Osmanlı döneminin 'bilinmeyen' sosyal tarihini, birinci elden âşikâr ediyor. Şu anda külliyatın 15 cildi İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın da desteğiyle basıldı. 25 cildinin son kontrolleri yapılıyor. Mayıs ayında tamamının basılması planlanıyor. Son 10 cildini İSAM, Ajans'ın desteği olmadan çıkaracak. Geride ise araştırmacıları bekleyen 30 bin ciltlik bir derya var. 30 bin ciltlik sicillerin 10 bin cildi İstanbul'a ait.

Osmanlı'da kadı, sadece bildiğimiz anlamda hakimin karşılığı değildi. Aynı zamanda mülkî ve idarî âmir, mahallî yönetici, vakıf ve vergi müfettişi, bugünkü anlamda noter ve orduya lojistik destek sağlayan askerî yetkiliydi. Her daim hayatın içinde olan kadılar, çarşı pazarı denetliyor, evlenmeleri boşanmaları kaydediyor, Müslümanlarla gayrimüslim ilişkilerini kayda geçiyordu. Bu yüzden kadı sicillerinde denetim işlerinden alım-satımlara, evlenme ve boşanmalardan miras taksimlerine, vakıf senetlerinden şahıslarla ilgili şikâyelere akla gelecek her konu kayıt altına alınmış. İstanbul kadı sicillerinin ise ayrı bir önemi var. Üç kıtaya yayılan bir imparatorluğun merkezi olmasının ötesinde İstanbul, dinî ve etnik bakımdan zengin bir çeşitliliğe sahipti. Bizans döneminden kalan Hıristiyan unsurların yanı sıra 1453'te Fetih'ten sonra şehre eklenen Müslüman-Türk unsurlar, İspanya başta olmak üzere Avrupa'dan göç eden Yahudiler ve başkaları şehir nüfusunu oluşturuyordu.

Yaklaşık 80 kişilik bir ekibin çalışmasıyla ortaya çıkan Mahkeme Defterleri hakkında İSAM Başkanı Prof. Dr. M. Akif Aydın, İstanbul'un kadı sicillerinin tarih araştırmalarında birinci el kaynaklar arasında yer aldığını söylüyor. Üsküdar'dan başlayarak yayımlamaya başladıkları defterler her 10 yıldan bir tane olmak üzere seçilmiş. 16. yüzyılın başlarından 17. ortalarına kadar olan kadı sicilleriyle o dönemin sosyal hayatını kavramak mümkün. Kayıtları inceledikçe Osmanlı sokakları her köşe başında ayrı bir sürprizle merak edenleri içine alıyor.

'Sur içi İstanbul daha renkli'

Prof. Dr. Aydın, "Osmanlı Devleti, çok karmaşık bir coğrafyada 6 yüzyıl ayakta kalmış bir devlet. Her cinsten insan var. Bir insan mahşeri. Bir inanç mozayiği. Bu kadar karmaşık insanı bir arada tutmada Osmanlı hukuk uygulamasının önemli bir yeri var. Osmanlı mahkemesi, o dönem herkesin güvenle başvurduğu bir yer. Osmanlı'nın altı yüzyıl ayakta kalmasının sırrı var bu kitapta." diyor.

Osmanlı Mahkeme Defterleri'nin ilk 10 cildi Üsküdar'a ait. Devamı ise sur içi İstanbul'un kayıtları. Belgeler, sur içi ve dışında belirgin farklılıklar gösteriyor. "Sur içi, Osmanlı'nın başkentiydi. Dolayısıyla hem Anadolu'dan gelenlerin hem de diğer milletlerin uğrak yeriydi. Dinî ve etnik bakımdan zengin bir çeşitliliğe sahipti." diyen Aydın, sur içinin mahkeme defterlerinde daha çeşitli örneklere rastlanıldığına dikkat çekiyor.

Akif Aydın, defterlerin tek tek incelenip Latinize edilerek bir eser haline getirilmesinin 4 yıllık bir proje olduğunu belirterek, İstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olmasıyla çalışmaları hızlandırdıklarını dile getiriyor. Bu kaynakları kullanabilmek için Osmanlıca bilmek ve kaynakların bulunduğu yere gitmek gerektiğini söyleyen Aydın, "Latinize edilmiş kadı sicillerinin yayımlanmasıyla Osmanlıca bilme mecburiyeti ortadan kalkmış oldu. Tabii eski dile aşina olmanız gerekiyor." diyor.

Eserin tamamının basımı bittikten sonra, Türkiye'deki belli başlı ilim merkezlerine ve üniversitelerin kütüphanelerine dağıtılacak.

Zaman
 

İslam Haberleri