Milli Eğitim Şurası'nda, Anadolu imam hatip liselerinde zorunlu olarak "Osmanlı Türkçesi" okutulmasına yönelik tavsiye kararı alınmasının ardından, bu dersleri kimlerin vermesi gerektiğine ilişkin tartışmalar da gündeme geldi.
Kamuoyunda Osmanlıca derslerinin edebiyatçılar, ilahiyatçılar ve tarihçiler tarafından verilmesi tartışılırken, bu konuda eğitim alan sanat tarihçileri de bu dersleri vermeye talip oldu.
Kültür Sanat Emekçileri Derneği Başkanı Hızır İnan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, günümüzde 31 devlet üniversitesinde sanat tarihi bölümü bulunduğunu, bu bölüm mezunlarının özel sektörde mesleklerini yapabilme imkanının yok denecek kadar az olduğunu söyledi.
Yaklaşık 15 bin sanat tarihçisinin işsiz olduğunu öne süren İnan, şöyle devam etti:
"Okullarda halen seçmeli olarak okutulan sanat tarihi dersi, zorunlu dersler arasında olmadığından 800 bin öğretmenden yaklaşık 130'u sanat tarihi norm kadrosunda bulunmaktadır. Bunlardan 15-20'si de norm fazlasıdır. Son yapılan 40 bin kişilik öğretmen atamasında 1'i açıktan olmak üzere 2 sanat tarihi öğretmeninin atanması durumun vahametini ortaya çıkarmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarına öğretmen olarak atanacakların, atamalarına esas olan alanlar ile mezun oldukları yüksek öğretim programları ve aylık karşılığı okutacakları derslere ilişkin esaslarındaki ekli cetvelin 30. sırasındaki resim/görsel sanatlar öğretmenlerinin okuttuğu dersler arasındaki sanat tarihi ifadesi kaldırılmalı. Bu dersleri sanat tarihi öğretmenleri okutmalıdır. Kalp damar cerrahının işini diş hekiminin yapması kadar anormal olan bu uygulamaya son verilmelidir."
"Sanat tarihi zorunlu ders olmalı"
İnan, sayıları 50'nin üzerinde olan güzel sanatlar liselerinde sanat tarihinin ortak dersler arasında yer almasına rağmen, bunların çoğunda da sanat tarihi öğretmeni norm kadrosu oluşmadığını belirterek, Anadolu imam hatip liselerinde seçmeli dersler arasında yer alan hüsn-i hat, ebru, tezhib ve sanat tarihi derslerini hangi öğretmenlerin okuttuğunun da ayrı bir muamma olduğunu kaydetti.
Liselerde Osmanlıca dersini edebiyatçılar, ilahiyatçılar ve tarihçilerin vermesi öngörülüyorken sanat tarihçilerinin göz ardı edilmesinin kabul edilebilir bir durum olmadığını dile getiren İnan, şunları anlattı:
"Çünkü, sanat tarihçiler ecdat yadigarı Beylikler, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait yapıların vakfiye ve kitabelerini, mezar taşlarını okuma konusunda yeterli derecede Osmanlıca dersi almaktadırlar. Bu durumda Osmanlıca dersini okutacaklar arasında sanat tarihçilerinin de olması hem istihdama dönük sorunların çözülmesine kısmen bir katkı sağlayacak hem de bu dersi işin erbaplarından bir meslek grubu da vermiş olacaktır."
Hızır İnan, ecdadın kültür ve sanat mirasına sahip çıkan bir nesil yetiştirmek için sadece Osmanlıca öğretmenin yeterli olmayacağına dikkati çekerek, "Yeni bir program hazırlanarak öncelikle Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı sanatına ağırlık veren bir müfredatla sanat tarihi dersi lise 10-12. sınıflarda bir kez, en azından 2 saatlik ders olarak 'zorunlu seçmeli, ortak dersler' arasında yer almalıdır. Bu dersin öğretmeninin okul normu olarak değil, eğitim bölgesi normu olarak değerlendirilmesinin daha uygun olacağını düşünmekteyiz" diye konuştu.
"Önemli olan metodu öğretmek"
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sultan Murat Topçu ise ortaöğretimde Osmanlıca derslerinin Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi mezunlarınca verilmesinin gündeme getirildiğini belirtti.
Bölümlerinde öğrencilere 4 dönem Osmanlıca eğitimi verdiklerini ifade eden Topçu, şöyle devam etti:
"Bu noktada, ortaöğretimde Osmanlıca derslerini bizim öğrencilerimizin de verebileceği kanaatindeyim. Bu konuda sanat tarihçilerinin gündeme getirilmemesini de büyük bir eksiklik olarak görüyorum. Tabi ki bu konunun tartışılması gereken yanları var ama en azından milli eğitim müfredatında Osmanlıca'nın olmasını bir kazanım olarak görüyorum. Gençlerin geçmişimizle ilgili birinci el kaynaklara ilgisinin bu dersler sayesinde artacağını düşünüyorum. Tabi ki insanlara bunu kolay öğretemezsiniz ama metodunu gösterdikten sonra ilgisi de varsa Osmanlıca bilgisini geliştirerek, ileri bir seviyeye taşıyabilir."
Topçu, Osmanlıca'nın ileri seviyede Arapça ve Farsça ile de desteklenmesi gerektiğine dikkati çekerek, "Bu tabi ki ileri süreçte olması gereken bir şey. Ortaöğretimde en azından bunun metodolojisinin öğretilerek, günümüz Türkçesi'nden farkının sadece alfabesinin olduğunun anlatılması ve basit metinler üzerinde gençlere öğretilmeye çalışılmasından yanayım" ifadelerini kullandı.
ERÜ Sanat Tarihi Kulübü Başkanı Hakan Yıldız ise üniversitelerin sanat tarihi bölümlerinden her yıl yaklaşık 2 bin 500 kişinin mezun olduğunu belirtti.
Sanat tarihi mezunlarının istihdam alanının son derece kısıtlı olduğunu vurgulayan Yıldız, Osmanlıca'nın liselerde zorunlu ders olarak okutulmaya başlanması halinde oluşabilecek öğretmen açığının sanat tarihçileriyle kapatılmasının bu bölüm mezunlarının istihdamına da katkı sağlayacağını sözlerine ekledi.
AA