Esir kurtaran, askere harçlık veren, öğrencilere kiraz ve üzüm yediren, âlimlere lojman tahsis eden, borçlunun borcunu ödeyerek hapisten kurtaran, hayvanların su içebilmesi için tekne yaptıran vakıflar, zarif ve nahif hizmetleri toplumla buluşturdu.
Hastalara, düşkünlere, yetimlere yardım etmek için kurulan, bin yıldır ecdadın hüküm sürdüğü her yerde var olan vakıflar sıra dışı, ilginç hizmetler de verdi. Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivinde yer alan vakfiye belgelerine göre, varlıklarını kamu hizmeti sunulması için vakfeden ecdat, gelin kızları, yetim öğrencileri, köylüleri, mahkumları, esnafı, alimleri, öğrencileri de unutmadı.
KÖYLÜNÜN BAĞI KORUNACAK
Mehmed Efendi Vakfı, Makedonya’da köy ahalisinin bağlarını, bahçelerini ve hayvanlarını koruyup gözetmek amacıyla 1781’de kuruldu. Valide Sultan Kethüdası Yusuf Ağa Vakfı da Üsküdar’daki, öğrencisi çok olan medreselerden çocukların yaz aylarında pikniğe götürülmesi, pilav ve zerde tatlısı ikram edilmesi, öğretmen ve öğrencilere harçlık verilmesi şartı yer alıyordu. Mustafa Bin Mehmed Vakfı, 1700’lü yıllarda Beyazid Camisi avlusunda her perşembe öğrencilere divitlerine yetecek kadar mürekkep dağıtırdı.
DÜŞKÜNLERE YARDIM
Tokat’ta 1323’te kurulan Niksarlı Hacı Mehmed Vakfı, her yıl Regaip ve Berat kandilleriyle Kadir Gecesi’nde hapishanede yatanlara helva dağıtıyordu. Hastanede yatan akıl hastalarına mevsim meyveleri ikram eden vakıf ise İslam Feyzi Efendi Bin Hasan Vakfı idi. 1565’te kurulan Hamid Çelebi Vakfı savaş, afet, seferberlik gibi durumlarda halktan toplanan vergiyi ödeyerek zor durumdaki insanları kolluyordu.
KAHVE, AŞURE, BAL ŞERBETİ DAĞITANLAR
İstanbul’da 1764’te kurulan Emetullah Hanım Vakfı, her yıl gerekli malzemeler alınıp yoksullara aşure dağıtılması, 50 dirhem kahvenin halka ikram edilmesi şartına vakıf senedinde yer vermişti. Kapıcı Mustafa Dede Vakfı, her sene bin akçe ile bal satın alınıp Ramazan ve kandil gecelerinde bal şerbeti dağıtılmasını, karpuz ikramı yapılmasını sağlıyordu.
HAYVANLARI DA DÜŞÜNEN VAKIFLAR
Yeni Şafak'ta yer alan habere göre Güvercin kulesi ve güvercinhane yaptıran vakıflardan biri 1730’da kurulan Matbah-ı Amire Emini Halil Ağa Vakfı idi. Kurucusu Halil Ağa birçok gayrimenkulunu vakfetmişti. Reşide Hatice Hanım Vakfı’nın senedinde, İstanbul’da ihtiyaç bulunan bir yere su kuyusu kazılması, bu kuyudan hayvanların da su içebilmesi için taş bir tekne yapılması şartı yer alıyordu.
GELİNLERE ÇEYİZ ASKERLERE HARÇLIK
Hamid Çelebi Vakfı, İstanbul’daki gelin olacaklara yorgan hediye ederken, Mehmet Hüsrev Paşa Vakfı Eyüp Camisi civarında görev yapan askerlere harçlık dağıtıyordu. Şam’da 1308’de kurulan Saliha Hatun Binti Selahaddin Pehlivan Vakfı da esir düşen askerlerin bedellerini ödüyordu.
‘Yekdir Allah’ nidası şart
Ahmed Ağa Bin Hasan Vakfı, gelirlerin bir kısmının Belgrad Kalesi’nin burçlarından geceleri “Yekdir (birdir) Allah” nida edilmesini şart koşmuştu. “Müstakim, dindar ve haramdan kaçınan” 2 kişi bu işle görevlendirilerek günlük 6’şar akçe ödenmişti. Ahmed Ağa Bin Mustafa Vakfının senedinde, vakıf kurucusunun evinde kendinden sonra çocuklarının oturacağı, çocuklarından kimse kalmadığında ise bu evin kadıların uygun göreceği, meskene ihtiyacı olan bir ulemaya tahsis edileceği hükmü yer alıyordu. Ulemanın her gün vakfın kurucusu için Yasin okuması da vakfiye şartları arasında bulunuyordu.