Osmanlı'nın Ayasofya'ya verdiği büyük önem

Yüzyıllarca cami olarak kullanılan Ayasofya’nın vakfiyeleri, Osmanlı’nın fethin sembolü olan bu ibadethaneye verdiği önemi gösteriyor.

Muatafa R. Özgür'ün haberi

Osmanlı’nın fethin sembolü olan Ayasofya’ya verdiği önem gün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor. 75 yıl önce 1 Şubat 1935 tarihinde müze olarak açılışı yapılarak emanetine ihanet edilen Ayasofya’nın Osmanlı dönemindeki vakfiyelerinden elde edilen gelirinin günümüz parasıyla 2 Trilyon’u bulduğu tespit edildi.

2360 DÜKKAN, 1300 EV, 30 BOZAHANE, 23 BAŞHANE, 2 HAMAM

Araştırmacı Yaşar Baş’ın ortaya çıkarttığı belgelere göre Fatih Sultan Mehmed, Ayasofya’ya bir çok zengin vakıflar ve kalabalık vazifeliler tayin etmiş, eski binayı ayakta tutabilmek için önemli tedbirler almıştı. Yaklaşık yüzde onluk bir kısmı Bizans yapılarından oluşan Fatih vakıfları, kendi vakfiyesinde de bütün detaylarıyla anlatılmıştı. Fatih Sultan Mehmed’den sonra gelen sultanların da camiye ve müştemilatına ilgiyi devam ettirdiklerini yazan Araştırmacı Yaşar Baş, zamanla cami çevresinde bir külliyenin oluştuğunu belirterek Fatih’ten sonra oğlu II. Bayezid’in cami ve medresesine bazı ilaveler yaptığı gibi Fatih’in vakıflarına ilave olarak bu eserlere de bir çok vakıf gelirlerinin tahsis ettiği bilgisini veriyor. II. Bayezid devrine ait 1489-1490 yılı muhasebe kayıtlarına göre Ayasofya Camii Vakfı müsakkafâtı, şehrin imar ve iskanında önemli rol oynayan çok miktardaki binalardan müteşekkildi. Vakıf gelirlerinin tamamı, İstanbul, Üsküdar ve Galata’daki binalardan 2360 kadar dükkân, 1300 ev, 4 kârvansaray, 30 kadar bozahane, 23 başhane ile 2 hamamın kiralarından sağlanmakta idi.

AYASOFYA VAKFİYELERİNİN GELİRİ: 2 TRİLYON LİRA

Ayasofya Camii Vakfı vakfiyeleri ve muhasebelerinin bu vakfın devamlılığını ve tarihi serüvenini gösteren önemli kayıtlar olduğunu ifade eden Baş, bu belgelerin Fatih vakıflarının insanın hayal sınırlarını zorlayan zenginliğini, Fatih’ten başlayarak sultanların Ayasofya ve müştemilatındaki müesseselere ne kadar çok yüksek derecede değer verdiklerini gösterdiğini anlatıyor. Bunlardan sağlanan gelirlerle Ayasofya ve beraberindeki diğer müesseselerin bakımı ve sair ihtiyaçlarının hassasiyetle karşılandığının görüldüğünü söyleyen Baş, Ayasofya Camii’nin verilen bu önemle binlerce yıl süren serüveninde yorgunluğa ve yıpranmışlığa direnerek bugüne ulaşabildiğinin anlaşıldığına ise özellikle vurgu yapıyor. Baş, makalesine şöyle devam ediyor; “Fatih devrine ait muhasebe defterlerine ulaşabilmiş değiliz. Ancak Fatih’in vefatından yaklaşık 8 yıl sonrasına ait 1489-91 yılları arası ve daha sonraki devirlere ait birçok muhasebe defteri elimizde bulunmaktadır. Bu defterlerden 1489-91 yılları arasına ait olanlar, Fatih zamanındaki vakıfların akçe karşılığı gelir-giderlerinin yaklaşık miktarını  göstermeleri bakımından önemlidir. II. Bayezid devrine ait bu muhasebe kayıtlarına göre, Ayasofya vakıf tesislerinin giderleri, vakıf gelirlerinin idaresinden elde edilen rüsûmât ve muaccelât (peşin alınan bedel) zuhûruna ve kira gelirlerine münhasır idi. Bugünkü değer itibarıyla vakfın TL bazındaki geliri 2 trilyon liraya ulaşmakta idi.”

AYASOFYA VAKFİYESİ PARA SIKINTISI DA ÇEKMİŞ

Ayasofya’nın vakfiyelerinin ele alındığı makalede verilen bilgiler ve Ayasofya Camii vakıf muhasebe defterlerinden anlaşıldığına göre İstanbul Ayvansaray ile Zeytinburnu-Yedikule arasındaki kıyı şeridi, Fatih’in Ayasofya Camii Vakfı’na tahsis ettiği vakıflarındandı. Zamanla Ayasofya Camii Vakfı’nın cizye, gümrük ve kira gelirleri çoğalıyor. Hükümet vakfın ihtiyacını aşan bu gelirlerin bir kısmını hazineye kaydediyor. Dolayısıyla vakfın geliri binaların hasılatından ibaret kalıyor. Bunlar ise zamanla vakfın ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma geliyor. Muhasebe defterleri incelenir ise gelirlerin giderli karşılamadığı durumların III. Mehmed devrinde büyük maddi sıkıntılara sebep olduğu anlaşılıyor. Nitekim bu devre ait 10 Kasım 1597 tarihi muhasebe defterinde vakfın toplam gideri 3.206.988 akçe iken, gideri 3.446.122 akçeye çıkıyor ve bunun üzerine gelirlerin giderleri karşılayamamasına binaen deftere “ sene-i âtiye mahsûlünden tedrîc ile inşâallu te?âlâ edâ olunur” kaydı düşülüyor.

25 – 30 MÜESSESE DE AYASOFYA’DAN FAYDALANIYORDU

Öte yandan günümüzde yapılan bazı değerlendirmelerde gelirlerin sadece Ayasofya Camii’ne tahsis edilmiş olduğuna dair kayıtlara rastlandığını belirten Araştırmacı Baş, makalesine şöyle devam ediyor; “Halbuki muhtelif belgelerde ve muhasebelerde zamanla 25-30 civarındaki müessesenin Ayasofya Camii Vakfı’ndan yararlanma hakkına sahip olduğu anlaşılıyor.  Bunların çoğunluğu ise cami ve mescitlerden ibaret müesseselerdir. Ayasofya muhasebe defterlerinde Fatih’in vakıf köylerinin muhasebesine rastlanmamaktadır. Ayasofya vakıflarının Osmanlı’nın son devrine kadar aldığı şekil hakkında fikir veren bir Hatt-ı Hümâyûnda Ayasofya Camii Vakfı mülhakatında 24 cami ve mescid bulunduğu kaydediliyor.

Akit
 

Ayasofya Haberleri