ÖSYM sınav süreçleri nasıl daha güvenli olabilir?

Habip ARTAN

31 Temmuz Pazar günü yapılan 2022 KPSS Genel Kültür-Genel Yetenek ve Eğitim Bilimleri sınavlarında çıkan sorular ÖSYM tarafından sınava giren adayların ÖSYM-ais profilinde akşam yayınlandı. Sabah olur olmaz adaylar sosyal medya ve diğer haber kanallarında her iki sınavda da 20’nin üzerindeki sorunun bir yayınevinin deneme sınavlarında yayınlanan sorularla tıpa tıp aynı olduklarını iddia ettiler. Kızım da bu sınava girmişti. Sınavdan çıkarken ona nasıl geçti diye sordum. “ÖSYM bu sefer standartların dışında soru sordu, beklenmedik bir şekilde, sanki deneme sınavı formatında bir sınav gibi geldi bana” dedi. “Beklenen konulardan, ne tarih ne coğrafyadan olsun herhangi bir soru görmedim, çok şaşırdım” dedi. Bu iddialar Salı günü ifade edildi. Kızıma dedim, “acele etmeyin, yanlış karar vermeyin, bir bekleyin, ÖSYM bu iddialara ne cevap vereceğine bir bakın” dedim. Aradan bir süre geçtikten sonra ÖSYM resmi kanaldan iddiaları yalanlayan bir açıklama ile yaparak ‘sorular hakkında inceleme yapıldığını, sınav ile ilgili iddiaların asılsız olduğunu’ beyan etti. Akşamüzeri Sayın Cumhurbaşkanımız olaya el atarak Devlet Denetleme Kurulu tarafından acilen bir inceleme başlatılacağını ve sınava giren gençlerimizin haklarını sonuna kadar takipçisi olacaklarını belirti. Daha sonra bilindiği üzere gece yarısı bir karar ile ÖSYM Başkanı görevden alındı.

ÖSYM güvenirliliğini kaybetmemeli

Sınav yapma, seçme ve yerleştirme Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından yapılmakta. 1982’de YÖK’ün kuruluşu ile kurulan bu merkez eskiden sadece üniversiteye giriş sınavlarını yapmaktaydı, şimdilerde ise bunun yanında başta KPSS, YÖKDİL, ALES, DGS, ÜDS, TUS, DUS gibi birçok kritik sınavları yapmakla görevli. Bu yüzden insanların gelecekleri ile bu kadar doğrudan ilgili olan bir kurumun yüksek güvenirlikli, saydam bir süreç ile yönetilmesi ve yürütülmesi gerekir.

Gözden kaçan büyük noktalar

ÖSYM, sınavlarda görev alan akademisyen ve öğretmenlere her sınav sonunda ‘sınavımız, herhangi bir problem yaşanmadan başarı ile sonuçlanmıştır’ mesajı göndermeyi ihmal etmez. Soruların nakil güvenliğinde ÖSYM’nin her zaman titiz bir çalışma yaptığına şahit olurum. Burada bir sorun yok, son on yıldır, görevliler olsun adaylar olsun bütün tarafların üzeri didik didik aranır, küpe, metal kart vs her şey yasaklanır. Hatta pet şişedeki suyun bile etiketi dışarıda söktürülür öylece öğrenci içeriye alınır. Bu önlemleri tabiki yerinde buluyorum ancak bu küçük çaptaki önlemleri alırken asıl büyük işleri ihmal etmememiz gerekir. Bazen asıl yanlışlığın büyüğü yakınımızda olurken maalesef gözden kaçabiliyor. Sınav süreçleri, başlayıp bitene kadar geçen zaman içerisinde çok önemli algoritmalar içermektedir, çok iyi düşünüp, çok iyi planlanıp, süreci yakından takip ederek çok iyi yürütmeniz gerekir. ÖSYM tecrübeli bir kurum, özellikle son 10 yıla yakın bir zamandır bir problem olmadı diye biliyorum. ÖSYM’nin bundan daha önceki yapılan KPSS ve diğer bazı sınavlarına hile karıştığı tespit edilmişti. Tabi önemli olan gelinen noktada bunca yıldır alınan önlemlerin yeterli olup olmamasıdır. Siz ne kadar önlem alırsanız alın neticede işinizi insan unsuru ile yapmak zorundasınız, güven çok önemli. Beşer bu, şaşabilir, bu mazeret olmamalı. Sınav süreçleri dediğim gibi çok iyi kurgulanmalı ve takip edilmeli, bunun algoritmasını sağlam tabana monte etmek gerekiyor. Çok güvenli ve tekrardan ibaret olmayan bir sınav sorusu hazırlayacağım diyorsanız zaman kaybetmeden teknoloji ‘yapay zekâ’ burada da işletilsin derim.

Sınav uygulamaları

Yeri gelmişken sınav uygulamaları ile ilgili şahsi kanaatlerimi paylaşmak istiyorum. Sınavlarda uygulanan “çeyrek geçe sistemi”nin bazı adayları mağdur ettiğine şahit oluyoruz. Halbuki, sınav 10’da başlatılsa bunun üzerine 15 dakika geç kalma opsiyonu verilse insanlar psikolojik olarak geç kalmamaya daha da özen gösterirler ve artık bundan sonra geç gelen ise zaten sınava alınmaz. Bundan 10 yıl önce sınavlara şaibe karıştırılması iddialarına karşı zamanın ÖSYM başkanına sınavların yapılması ile ilgili iki sayfalık öneri göndermiştim, önerime bakıp bakmadığını bilmiyorum, bana geri dönüş de yapmadı, tekliflerim askıda kaldı. Aradan 10 yıl geçmiş olmasına rağmen hala tekliflerim geçerlidir. Tekliflerim uygulanabilirliği noktasında reel tekliflerdir. Sınavlarda silgi, kalem, pet şişe ve diğer konularda titizlikle ile uğraşırken asıl büyük sorunlar gözden kaçabiliyor.

Soru hazırlama komisyonları

ÖSYM’nin soru hazırlama komisyonunun soruları hazırlama aşamasında tamamen çevre ve iletişim araçlarından izole edilmiş bir ortamda çalıştklarını biliyorum. Soru komisyonuna seçilen bir görevli herhalde elini kolunu sallayacak bir şekilde oraya gelmeyeceği kesindir, kafasından soru da soramaz, ya yanlış olursa diye tereddüt geçirebilir. Bu nedenle mutlaka yanında bir doneye ihtiyacı vardır. Önceden hazırlıklı olan görevli öncelikle sorularını özgün bir şekilde, hiçbir yerde yayınlanmamış olmasına dikkat etmelidir. Özellikle ÖSYM’nin geçmiş yıllardaki soru arşivinden haberi olması gerekir. Öğrencilere daha önceden sorulan geleneksel soru formatı ve konulara bağlı kalınarak sürekli yeni sorular üretilmeye çalışmalıdır. Tabi ki birkaç soru bir yerde bir kitapta birebir olmasa da ana fikir olarak denk gelebilir ama iddia edildiği gibi bu kadar çok benzer soru insanlarda şüphe uyandırabiliyor. En az bir yılını sınav hazırlığı ile geçiren gençlerimiz, öğretmen adaylarımızın haklarını heba etmemeliyiz. Benzer sorulara o yayınevinden çalışanlar ile çalışmayanların durumlarını nasıl izah edebiliriz, birisi diyecek çalıştığım sorunun aynısı çıktı, benim dershanem bir tane, öbürü diyecek bunlar bana öğretilmedi, ilk defa bu tip sorular ile karşılaşıyorum diyecek. Neticede aklın yolu bir, komisyon soru hazırlarken tabi ki yorulacak, özgün soru sormaya gayret edecek. Soru komisyonunda genellikle Türkçe, Fen, Matematik, Coğrafya, Tarih, Felsefe gibi ana bilim dallarından ihtisas sahibi kişiler vardır. Diyelim ki 80 soruluk bir sınavda, her anabilim dalından en az beşer kişi olmalıdır. Yani 80X5=400 soru olmalıdır, her konudan en az beş katı soru sorulmalıdır. Daha sonra bu sorular kendi konularına göre kura çekilerek belirlenip asıl sınav kitapçığına konmalıdır. Soru komisyonu adaletli, güvenilir, şeffaf ve dürüst olmalıdır. Dışarıdan hiçbir kaynak getirmemelidir. Tüm kaynakları içeriden elde etmelidir. Komisyonda görev alacaklara herhangi bir suistimalin olması durumunda cezai yaptırımların olacağı belirtilmelidir.

Bu sıcaklarda sınava bir-sıfır yenik başlamak

Güneydoğu Anadolu bölgesinde sıcak olan Şanlıurfa, Adıyaman, Diyarbakır, Batman, Mardin, Gaziantep gibi illerimizde havaların bu aylarda sıcak olduğu göz önüne alınarak sınavın kesinlikle Temmuz ve Ağustos aylarının dışında başka ayda yapılmasına özen gösterilmelidir. Maalesef yapılan sınavda görevliler dahil öğrenciler sıcaktan perişan oldular. Çoğu yerde klima yoktu, klima olan yerlerin birçoğu da randımanlı çalışmıyordu, öğrenciler okullarda klimaları hor kullanarak bozmuşlar, klimalar bakımsızdı. Sıcaklığın gölgede 42 derece olduğu bir yerde adayların performans ve dikkatleri doğal olarak kendiliğinden düşmüş olacak. Milleti bu sıcakta sınav yapmanın ne hikmeti var hala anlamış değilim.

KPSS sınavları kaldırılırsa çözüm ne olmalı?

KPSS sınavını kaldırmak bir çözüm mü diyebilirsiniz. Bu kadar çok talebin olduğu, arzın ise bunun gerisinde kaldığı durumlarda kesin ve kısa yol sınav yapmaktır diye düşünebilirsiniz. Ancak bu konuda benim teklifim: özellikle Kamu Personeli Sınavı yerine, öncelikle adaylarımızın mezuniyet notlarına, mezuniyet tarihlerine ve yaşına bakılarak başvuruları alınmalı ve bir puanlama ile sıraya konulmalıdır. Her dönem kamu personeli alımı sırasında açıklanacak alanlar ile ilgili sayılar belirtilir ve en üstten sıralama yapılarak aşağıya doğru inilir. Geri kalanlar bir sonraki döneme bırakılarak aynı işlem tekrar edilir. Bir diğer seçenek başvurular alınır, her yıl kura çekilerek yukarıdan aşağıya doğru atamalar yapılır. Ayrıca kamuya alınacak personelin güvenlik soruşturması yapılacağından sözlü sınavına da gerek kalmaz. Bu şekilde kimsenin kimseye de diyecek bir itirazı ve sözü de olmaz kanaatindeyim. Saydam olmak adaletin gereği, doğruluğun göstergesidir. Eğer eskiden olduğu gibi sorular ÖSYM tarafından yayınlamasaydı belki de bu problemli durumdan kimsenin haberi olmayacaktı. İyi ki de sorular ve cevaplar yayınlanıyor, en azından bir şaibe veya iddia varsa duruma el konulur ve gerekli denetimler yapılarak karara bağlanır ve kamuoyu vicdanı rahat olur. Bu duygu ve düşünceler ile tüm Kamu Personeli ve öğretmen adaylarımızın emeklerinin karşılığını almalarını ümit eder başarılar dilerim.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.