Geçenlerde okuduğum ve çok hoşuma giden bir hikâye ile başlamak istiyorum yazıma.
Ormanda yaban eşeği ile tilki otun rengi konusunda tartışıyorlar. Eşek otun renginin kırmızı, tilki ise yeşil olduğunu iddia ediyor. Tartışma büyüyüp, kavgaya dönüşüyor ve birbirini yaralıyorlar. Ormanda huzur ve sükûneti bozdukları için aslan kralın huzuruna çıkarılıyorlar.
Her ikisi ifadelerini verip, birbirinden davacı oluyorlar. Aslan kral her ikisini iyice dinledikten sonra eşeğe beraat, tilkiye hapis cezası veriyor.
Tilki haklı olarak itiraz edip, aslan krala otun rengini soruyor. Aslan kral tereddütsüz “yeşil” diyor. Tilki, “madem otun rengi yeşil ve ben iddiamda haklıyım, eşeği beraat ettirip, bana ceza vermeniz haksızlık değil mi” diye serzenişte bulunuyor.
Aslan kral tilkiye dönüp, “eşekle tartıştığın için seni suçlu buldum” diyor.
Hemen hemen her kanalda otun rengini tartışan oldukça fazla. Sadece kanallar mı? Sokakta da insanlar konuşuyorlar, tartışıyorlar. Ama sözün nereye gittiğinden, karşısındakinin rahatsız olup olmadığı konusunda kimsenin düşündüğü yok. Haksız olsalar bile konuşuyorlar. Yanlışını anlasalar bile geri adım atmıyorlar. Birçok tevile başvuruyorlar. Maalesef bizde özür dileme kültürü gelişmemiş. Gereksiz yere konuşmak insana bir şey kazandırmıyor. Hatta çok şey alıp götürüyor insanın kişiliğinden. Konuşmak ile ilgili o kadar güzel ölçülerimiz var ki. Onları tekrar gözden geçirmemizin zamanı gelmedi mi?
Peygamber Efendimiz (SAV); “Yarım hurma vermek suretiyle de olsa cehennemden korunun. Bunu da bulamayan (hiç olmazsa) güzel bir sözle cehennemden korunsun! ” (Müslim, Zekât, 68) bir de “Şüphesiz ki Allâh Teâlâ, sığırın otu yerken ağzında evirip çevirdiği gibi, sözü ağzında evirip çevirerek lügat paralayan kimselere buğz eder.” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Edeb,94). Bunun gibi daha birçok hadis var.
“Kullarıma söyle, en güzel sözü söylesinler!”(İsrâ, 17/53) Ayeti gözümüzün önünde dururken neden kardeşimize, muhatabımıza en çirkin sözleri söylemekten çekinmiyoruz. “Ey îmân edenler! Allâh'tan korkun ve doğru söz söyleyin ki Allâh amellerinizi salih hâle getirsin ve günahlarınızı bağışlasın.” (Ahzâb, 33/70-71) ayeti gayet açıkken insanların gözlerine bakarak “doğru söz söyleyin” emrini çiğniyoruz.
Sonuç olarak konuşmak insanlara verilen en büyük nimetlerden biri. Aynı zamanda insanı hem dünya hem de ahirette felakete sürükleyebilecek kadar güçlü bir eylem.
Konuşmak ile ilgili yukarıda örneklerini verdiğimiz bazı kuralları ilke olarak alıp hayatımızda uygularsak eşeklerle konuşup ceza almak zorunda kalmayız.