Bir pire için yorganı yakma şeklinde atasözümüz var ya onun gibi bazen insanın gözünün önüne bir sinek kanadı gelir de koca dağı göremez olur. İnsan dengesini kaybettiğinde ayarı bozulmuş terazi gibi neye ne kadar önem ve değer vereceğini bilemez, böylesi hatalar içerisine düşebilir.
Şüphesiz her şey istenildiği gibi olmaz, dört dörtlük bir hayat mümkün değildir. Mutlaka bir kısım eksikler, zararlar, sıkıntılar, ıztıraplar olacaktır. Ama bunları olduğundan fazla büyüterek hayatı zindana çevirmenin, yaşanmaz hâle getirmenin mantığı yoktur.
İşte bu noktada insana düşen bunların yanında sahip olduğu paha biçilmez hazinelere bakıp eksik, zarar ve sıkıntıların onların yanında bir hiç olduğunu düşünmektir.
Evet, o takdirde eksikler, zararlar, sıkıntılar görünmeyecek derecede küçülür. Onların hatırı için bu dert ve sıkıntıları es geçer insan. Şifa kaynağı olan Kurân hemen imdadımıza koşar. Bakın bize nasıl bir ölçü veriyor: Onlara söyle ki, ancak Allahın lütfuyla ve rahmetiyle, evet yalnız bununla sevinsinler. Bu, onların dünyada toplayıp durduklarından daha hayırlıdır.1
Dikkat edilirse Kurân, Allahın lütfuyla ve rahmetiyle, evet yalnız bununla sevinsinler buyuruyor. Ve bunların dünyada toplanıp durulanlardan daha hayırlı olduğuna dikkat çekiyor.
Evet, insan bir düşünse Allahın lütuf ve rahmetinin paha biçilmez bir hazine olduğunu görür.
Peki, nedir insanı sevindirecek, ferahlandıracak bu hazineler? Nedir ki bunlar, eksikler, kayıplar, sıkıntılar bunların yanında bir hiç kalmakta?
Başka bir âyette bu hazinelere şöyle dikkat çekilir: O, sözünüz ve halinizle istediğiniz her şeyden size verdi. Allahın nimetlerini saymaya kalksanız saymakla bitiremezsiniz. İnsan ise, şüphesiz ki, çok zâlim ve çok nankördür.2
Peki, nedir saymakla bitmeyen bu nimetler, lütuflar? Bunun üzerinde de İnşaallah bir sonraki yazımızda duralım.
Dipnotlar:
1- Yunus Sûresi: 58.
2- İbrahim Sûresi: 34.
Yeni Asya