Pakistanlı hukukçular darbelere direndi

HSYK Başkanvekili Özbek'in 'Türk hâkim ve savcıları Pakistan hâkim ve savcısından daha duyarsız değildir' sözlerine tarihsel bakış: Pakistanlı hâkim ve savcılar darbelere hep direndi. Türk yargısı biat etti

Mesut Hasan Benli'nin haberi

HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, Pakistan’da darbe sonrasında hazırlanan Anayasa’ya tepki olarak hâkim ve savcıların istifa ettiği örneği vererek, “Türk hâkim ve savcıları Pakistan hâkim ve savcılarından daha duyarsız değildir” dedi. Ancak Türkiye’de yaşanan askeri darbelerin sonuçlarına bakıldığında Türk hâkim ve savcıların benzer bir tepkiyi hiçbir zaman göstermediği, tersine darbecilere biat edip, hukuk açısından tartışmalı kararlara imza attıkları görülüyor. 12 Eylül darbesi sonrasında, Anayasa Mahkemesi üyelerinin darbenin mimarı Kenan Evren’i ziyaret ederek ‘emirlerinizi yerine getirmeye hazırız’ mesajı vermesi akıllarda kalan somut olaylardan sadece biri.

HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, önceki Ankara Adliyesi’nde düzenlenen sohbet toplantısında, Pakistan’daki darbeye tepki olarak Pakistanlı hâkim ve savcıların istifa ettiğini hatırlatarak, Türk hâkim ve savcıların da benzer bir davranış gösterebileceğini ima etti. Ancak, Özbek dün yaptığı açıklamada “Bu bir istifa iması değil. Daha önce yaşanmış, yargının ortaya koyduğu bir tepkiyi örnek gösterdim. Biz de hukuk çerçevesi içerisinde ne yapmamız gerekirse o mücadelemize devam edeceğiz, anlamında söyledim” dedi.

Türkiye’deki askeri darbeler döneminde ise Türk hâkim ve savcıların dikkate değer bir tepkisi olmadığı görülüyor. Yargının emir-komuta altına alındığı en önemli dönemler, ‘darbe süreçleri’ oldu. Gerek 27 Mayıs’tan sonra kurulan Yassıada Mahkemeleri, gerekse 12 Mart ve 12 Eylül’den sonra oluşturulan sıkıyönetim mahkemeleri, hukuk, demokrasi ve insan haklarını hiçe sayan kararlara imza attı. Tarih sayfalarına bakıldığında, Türk hâkim ve savcıların, darbecilere tepki göstermek yerine egemen anlayışa ayak uydurdukları şu olaylarla anlaşılıyor:

Emirleri uyguladılar

27 Mayıs 1960 darbesi: Hiçbir hâkim ve savcı askeri müdahaleye tepki göstermedi ama çok sayıda hukuksuzluğa imza attı. Bu hukuksuzlukların en somut örnekleri Yassıada yargılamaları sırasında yaşandı. Darbe sonrasında akıllarda kalan bir diğer önemli olay da Yargıtay’ın çok ciddi bir şekilde içtihat değişikliklere gitmesi oldu. 27 Mayıs askeri darbesini eleştirenler de Adnan Menderes’i övenler de aynı hızla cezalandırıldı. Yassıada yargılaması sırasında Mahkeme Başkanı Salim Başoğlu’nun ‘darbeyi gerçekleştirenler sizin asılmanızı istiyor’ şeklindeki açıklaması ve sonrasında gerçekleşen idamlar, dönemin yargı anlayışını net bir biçimde sergiledi.
12 Mart 1971 muhtırası: Bu askeri müdahaleye de hiçbir hâkim ve savcının tepki göstermediği anlaşılıyor. Deniz Gezmiş ve üç arkadaşı bu dönemde asıldı. 1971 darbesi sonrasında Anayasa Mahkemesi’nin içtihatlarında değişiklik görülüyor. Oluşturulan içtihatla Demokrat Partililere siyaset yolu tamamen kapatılması dikkat çekiyor.

‘Emirlerinize hazırız’ mesajı

12 Eylül 1980 darbesi: Hâkim ve savcıların darbeye bakışını ortaya koyan en önemli olay, darbe sonrasında, sokağa çıkma yasağının sona ermesinin hemen ardından Yüksek Hâkim ve Savcılar Kurulu üyelerinin, Kenan Evren’i ziyaret ederek emirlerinin yerine getirileceği mesajını vermesi oldu. Yüksek yargının bütün mensupları görevlerine devam etti. 12 Eylül dönemi on binlerce kişinin sıkıyönetim komutanlarının talepleri doğrultusunda tutuklanması ve yargılama safhasındaki hukuksuzluklar ‘12 Eylül adaleti’ kavramını doğurdu. Gözaltına alınan herkesin istinasız işkence gördüğü 12 Eylül sonrasında, mahkemeler bu hukuksuz ortamda sanıklara bol keseden idam cezası verdi.

İdamlara bile ses çıkmadı

Aralarında 17 yaşındaki Erdal Eren’in de bulunduğu 50 kişi idam edildi. İşkence altında alınan ifadeler neredeyse tek geçerli delil olarak görüldü. Bu dönemde, yüksek yargıdan hiçbir itiraz gelmediği gibi, bazı uygulamalarla ilgili küçük direnişler gösteren az sayıda yargıç ise görevden alma ve sürgün cezalarıyla karşılaştı. Yüksek yargı bu cezaları ya derin bir sessizlik ya da onayla karşıladı.

28 Şubat dönemi: Hâkim ve savcılar tepki göstermedi, kendisine askerler tarafından verilen brifing alkışlarlarla karşılandı. Askerlerin bildiriyi yayımlanmasının ardından hâkim ve savcılar otobüslerle Genelkurmay Başkanlığı’na götürüldü.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Yargıtay Başkanı Müfit Utku, Danıştay Başkanı Füruzan İkincioğulları, toplantıya katılan yargı mensupları oldu. Genelkurmay İstihbarat Başkanı Korgeneral Çetin Saner tarafından Tümgeneral Fevzi Türkeri tarafınan irticai faaliyetler hakkında bilgilendirme yapıldı.

27 Nisan bildirisi: Yargı mensuplarından herhangi bir tepki gösterilmedi.

Radikal
 

Toplum Haberleri