Risale Haber-Haber Merkezi
1930 İstanbul doğumlu Mustafa Cahid Türkmenoğlu ağabey Hukuk Fakültesi mezunudur. 1956 senesinden itibaren Bediüzzaman Said Nursi’nin emriyle üç sene içinde Ankara’da; Atıf Ural, M. Said Özdemir, Mehmed Emin Birinci, Ahmed Kalgay Ural ve diğer ağabeylerle beraber yeni harflerle Risalelerin ilk basımını yapmıştır. Toplam 54 ay olmak üzere arak en çok hapis yatan nur talebesidir.
Türkmenoğlu ağabey, 12 Temmuz 2007 tarihinde 77 yaşında iken Konya’da vefat etmiştir. Türkmenoğlu ağabeyimizi vefatının 4. yılında rahmet ve dualarımızla anıyoruz…
Mustafa Cahid Türkmenoğlu anlatıyor:
RİSALELER OSMANLICADAN LATİN HARFLERİNE NASIL ÇEVRİLDİ
Elimizdeki kitaplar Osmanlıca, biz bunları matbaaya versek basamazlar, yeni harflere çevirmek lâzım. Bizim bunları daktilo ile yeni harflere çevirmemiz lâzımdı. Önce Üstad’dan bize üç tane “Büyük Sözler” geldi. Bunların hepsi de bizzat Üstad’ın tashihinden geçmişlerdi. Birimiz Osmanlıcadan okur meselâ, ben diğer kitaptan tâkip ederim, bir de Hayri ağabey diye binbaşılıktan ayrılma biri vardı, o da daktilo ile yazardı.
Biliyorsunuz Osmanlıcada; büyük harf, nokta, virgül yoktur, meselâ cins isim de, özel isimde küçük harfle yazılır. Ama Türkçede özel isimler büyük harfle yazılır. İşte düz yazılan o daktilo yazısını Âtıf’la ben satırbaşı, nokta, virgül vs. koyarak düzeltiyorduk. Bu iş tasarrufumuzda idi, matbaaya da öyle târif ettik. “Said Özdemir” kardeş aramıza Sözler’in yarısından sonra gelmişti.
ÖNEMLİ YERLERİ EĞİK YAZI İLE YAZARDIK ÜSTAD KARIŞMAZDI
Bazı önemli gördüğümüz cümleleri koyu veya eğik “itâlik” yazı ile yazıyorduk. Yâni bu da bizim tasarrufumuzla oluyordu. Ama esas ve her harf tamâmen Üstad’ın idi, Üstad’ın tashihinden geçmişti. Bugün basılan Risalelerde bu koyulaştırılan yerler normal basılmış olabilir. Zaten biz daha çok “itâlik” harf kullanıyorduk, nazar-ı dikkati çekmesi için. Karışmazdı Üstad böyle şeylere. O zaman ben noktalamaları yanlış yapmayayım diye fakültede okuduğum hâlde imlâ kılavuzu almıştım.
PARASIZLIKTAN İLK BASKI “SÖZLER” İKİ CİLT OLMUŞTU
Nihayet matbaaya verdik, ama Üstad’dan da haber üstüne haber geliyor bize “derhâl basacaksınız” diye. Fakat bizde zaten acemilik var, para yok. Onun için “1.Sözden 23.Söz”e kadar olan kısmı “Yıldız Matbaası”na verdik, “24.Söz”den itibaren de “Doğuş Matbaası”na verdik. Yâni ilk Sözler iki cilt hâlinde basılmıştı mecburen. Doğuş Matbaası o zamanlar Ankara’nın en iyi matbaası idi. Rahmetli Tahsin Tola ağabey de onlara gitti geldi, ilgilendi.
O insanlar biraz çekinerekten bile olsa şarklı olmaları hesabiyle kabul ettiler. Fakat çok para istediler. (Ömer Özcan Ağabeyler Anlatıyor-1)